Arama Sonuçları Söz içinde

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/47830-Soz-icinde

NoHadis MetniKaynak
7314 Halkın içinde Allah'dan en uzak olan iki kimsedir: Birincisi, umeranın meclisinde oturur da zulme ait Sözlerinde onları tasdik eder. Diğeri ise çocukların muallimidir. Fakat onların hepsini aynı derecede eşit tutmaz. Ve yetimin hakkı hususunda Allah'dan korkmaz.Ramuz el e-hadis, 7. sayfa, 8. hadis
8915 Cennette öyle köşkler vardır ki, içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür. Bunlar Sözü hoş, selâmı çok olana, yemeği çok yedirenlere, oruca devam edenlere ve gece namazı kılanlara verilir.Ramuz el e-hadis, 125. sayfa, 9. hadis
8970 Sözün içinde, büyü hükmünde Sözler vardır. Şiirlerin içinde de hikmet vardır.Ramuz el e-hadis, 131. sayfa, 3. hadis
8972 Sözün içinde büyü gibi tesir edeni vardır. Sizden biriniz bir kardeşinden bir hacetini talep ettiğinde, Söze onu medh ile başlamasın. Ki onun sırtını kesmiş olmasın.Ramuz el e-hadis, 131. sayfa, 5. hadis
8973 Söz içinde büyü, şiir içinde de hikmet ifade eden Sözler vardır. Talebi ilim içinde de cehl ifade eden şeyler vardır. (Müneccimlik v.s öğrenmek gibi) Öyle Sözler de vardır ki, dinlemeyi istemiyen kimseye söylenmiş olur.Ramuz el e-hadis, 131. sayfa, 6. hadis
9125 Ben öyle bir kelime bilirim ki, musibete uğrıyan adam söylerse, Allah ondan o musibeti kaldırır. Bu kardeşim (Yunus (a.s.)'ın Sözüdür ki, (Balığın içinde) karanlıklarda şöyle nida etmişti: "Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke innî küntü minezzâlimîn." (Çok kimse selamete çıkmış. Ayeti kerimenin sonunda da "Böylece mü'minleri kurtarırız" buruyuruluyor.)Ramuz el e-hadis, 147. sayfa, 2. hadis
9464 Ebdallar altmış kişidir. Onlar Sözü çok derinleştirmezler. Bid'at sahibi değildirler. Batıl ve günah Sözlere dalmazlar. Ve ucub sahibi de değildirler. Onlar nail oldukları bu dereceye çok namaz kılmak, çok oruç tutmak ve sadaka vermekle ulaşmamışlardır, lakin nefislerinin cömertliği, kalblerinin selameti, insanlara yaptıkları nasihatler sayesinde elde etmişlerdir. Ey Ali (r.a) onlar ümmetimin içinde kibrit-i ahmerden daha azdır.Ramuz el e-hadis, 187. sayfa, 9. hadis
10894 Yakında ümmetim içinde bazı kimseler olacak ki, çeşitli yemekler yiyecekler, çeşitli içecekler içecekler ve renk renk elbiseler giyecekler ve Sözü de dilini döndürüp konuşacaklar. İşte bunlar ümmetimin şerlileridir.Ramuz el e-hadis, 302. sayfa, 9. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri Söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri Söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
14280

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:

Bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana:

“Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik Söz konusu değildir.) Tirmizî, Kıyâmet 59

Tirmizî dışında bir rivayette de (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 307) şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ın emir ve yasaklarını gözet, O’nu önünde bulursun. Bolluk içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah’ı tanı ki O da darlığa düşünce (kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bil ki senin hakkında yazılmamış olan şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp (başkalarına) gitmez. Bil ki zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kolaylık da zorlukla birliktedir.”

Tirmizî, Kıyâmet 59