Arama Sonuçları edeni kabul

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/41137-edeni-kabul

NoHadis MetniKaynak
8407 İnsanlara ne oluyor ki, Allah'ın kitabında olmayan şartları koşarlar. Cenab-ı Hakk'ın kitabında olmayan şart, yüz de olsa batıldır. Allah'ın hükmü uyulmaya daha lâyık, şartı ise daha sağlamdır. Hak, Azad edenindir.(Berîde isminde bir cariye on taksitle azad olmak için on okiye gümüşle Hz. Aişe (r.anha)'ya gelmiş, oda sahibin kabul ederse benim azadlım ol, ben parasını vereyim, demiş. Durum, Peygamber (s.a.s.)'e aksettiğinde yukarıki hadisi şerifi buyurmuşlardır.)Ramuz el e-hadis, 82. sayfa, 11. hadis
9224 Mümin ilk önce, rahmet, reyhan ve naîm cennetiyle müjdelenir. Mümine ilk tebşirat da şöyle olur: "Ey Allah'ın dostu, O'nun rızası ve Cennetle müjde sana. Sen hayırlı bir gelişle geldin. Allah seni teşyi edeni affetti. Senin için istiğfar edene icabet etti. Ve senin lehine şehadet edeni de kabul etti. (Ölen bir mümin için)Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 7. hadis
9293 Agah olunuz ki, Allah'ın ve meleklerin ve insanların hepsinin laneti şu kimselerin üzerine olsun ki, Beni hakkımdan bir şeyi nakzeder, Benim yakınlarımdan yüz çevirir, Benim velayetimi hafife alır, hayvanını kıbleden gayriye doğru keser, çocuğunu kabullenmez, efendisinden uzaklaşır, arazinin sınırını değiştirir. İslamda cinayet ihdas eder ve ihdas edeni barındırır, hayvana takarrüb eder, eli ile istimdana bulunur, alemlerden erkeklere yaklaşır, meşru evlilikten sakınır-ki Zekeriya (a.s) oğlu Yahya (a.s)'dan sonra "Hasur" yoktur. Bir erkek ki kendini kadına benzetir, bir kadın ki kendini erkeğe benzetir, bir kadına, sonra da onun kızın yakın olur, iki kız kardeşi bir arada nikahı altına alır- geçmişte olanlar müstesna- akar suyun yolunu tıkar, menzillerin gölgeliklerini kirletir, yollarımızda bize eza verir, kibrinden dolayı eteğini yerde sürükler, büyüklük taslıyarak yürür, çirkin sözler söyler, içki içer ve ayakkabılarını ters giyer.Ramuz el e-hadis, 169. sayfa, 8. hadis
9892 "Namaz üç bölüktür: Abdest bir bölüğü, rüku bir bölüğü secde de bir bölüğüdür. Bu üçüne dikkat edenin diğer akşamı da kabul edilir. Eğer bunlara dikkat etmezse, hem bunlar, hem de diğerleri red olunur.Ramuz el e-hadis, 218. sayfa, 9. hadis
9983 Gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Zina eden tövbe eder. Allah da onun tövbesini kabul eder. Fakat gıybet yapan, gıybet edilen tarafından affedilmedikçe, mağfiret olunmaz. (Gıybet edenin gıybet ettiği kimse ile helalleşmesi lazımdır.)Ramuz el e-hadis, 226. sayfa, 2. hadis
10908 Ahir zamanda lûtî denilen bir taife çıkar ve üç sınıf olur: Bir sınıfı yüze bakmak ve konuşmakla, diğeri musafaha ve kucaklaşmakla yetinirler. Bir sınıfı da bu işi bilfiil yaparlar. Allah'ın laneti bunların üzerine olsun. Meğer ki tevbe ederler. Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder.Ramuz el e-hadis, 303. sayfa, 11. hadis
11541 Adem oğluna maldan iki dere akıtılsa, üçüncüsünü temenni eder. Adem oğlunu ancak toprak doyurur. Allah ise tevbe edenin tevbesini kabul eder. ( Mala gönül vermek bir suçtur. Tevbe eden kurtulur)Ramuz el e-hadis, 358. sayfa, 1. hadis
11945 Haramdan malı olup da tasadduk edenin sadakası kabul edilmez. Bu ancak şuna, bir kadının zinadan kazandığını hastalara vermesine benzer.Ramuz el e-hadis, 392. sayfa, 2. hadis
14241

İbni Abbas ve Enes İbni Mâlik radıyallahu anhüm’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanoğlunun bir dere dolusu altını olsa, bir dere daha ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Ama Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder.”

Buhârî, Rikak 10; Müslim, Zekât 116-119. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 27, Menâkıb 32, 64; İbni Mâce, Zühd 27
14367

Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:

Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Bunları söyleyen sen misin?” diye sordu. Ben de kendisine: Anam babam sana feda olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim,dedim. Buyurdular ki: “Sen buna güç yetiremezsin. Hem oruç tut, hem iftar et; hem uykunual, hem ibadet et; her aydan üç gün oruç tut; çünkü her iyiliğe on misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine ben: Bunun daha çoğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber Efendimiz: “O halde bir gün oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben:

- Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:

– “Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın orucu olup, oruçların en ölçülü olanıdır” buyurdular.

Bir başka rivayette: “Bu, oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:

- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“Bundan daha faziletlisi yoktur” buyurdu.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu, ayda üç gün orucu kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli olacakmış.

Bir rivayete göre:

“Senin gündüzleri oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?” buyurmuştu. Ben de:

Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine: “Böyle yapma, bazı kere oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem deteheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Çünkü senin için her iyiliğin on misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının oruçlu olması demektir.” Abdullah der ki: Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. Sonra ben: Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyorum, dedim.Buyurdular ki: “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un orucunu tut, daha fazlasını yapma.” Dâvûd orucu nedir? diye sordum. “Senenin yarısını oruçlu geçirmektir” buyurdu.

Abdullah yaşlandıktan sonra:

Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş olsaydım, der dururdu.

Bir başka rivayet şöyledir:

“Senin bütün günleri oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur’an’ıokuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?” Bunun üzerine ben: Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayraulaşmayı diliyorum, dedim. Peygamber Efendimiz: “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un orucunu tut, çünkü o insanların en çokibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.

Ben ise:

- Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine: Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O: “Öyleyse on günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar: Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince: “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma”buyurdular. Ben artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki: “Şüphesiz ki sen bilmiyorsun, belki ömrün uzun olur?”Abdullah İbni Amr der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim.

Bir başka rivayette ise şöyledir:

“Senin çocuklarının da senin üzerinde hakları vardır.” Bir diğer rivayette:

“Bütün zamanını oruçlu geçirenin orucu yoktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.

Bir diğer rivayette:

“Allah’a en sevimli olan oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sonra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.” Başka bir rivayet de şu şekildedir:

Abdullah şöyle demiştir:

Babam beni soyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, ona beni sorarmış. O da dermiş ki:

- O ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde olduğumu da araştırmadı.

Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, Peygamberimiz:

“Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sonra ben Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana: “Nasıl oruç tutuyorsun?” diye sordu. Ben de: Her gün, dedim. Sonra: “Nasıl hatim yapıyorsun?” dedi. Ben: Her gece, diye cevap verdim.

Abdullah İbni Amr daha önce geçen konuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde, bir kaç gün oruç tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözden caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu kazâ ederdi.

Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193