Arama Sonuçları İlim ancak

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/33894-Ilim-ancak

NoHadis MetniKaynak
8117 İnsan ölünce ameli kesilir. ancak kendisine ait şu üç şey müstesna: Sadaka-i Cariye, kendisinden faydalanılan ilim, kendisine dua eden salih evlâd.Ramuz el e-hadis, 62. sayfa, 11. hadis
8525 Allah (z.c.hz.) ilmi kullarından soyub almaz, ancak âlimleri alır. Bu şekilde âlimsiz kalanlar, cahil kimseleri önder edinirler, onlar da ilimsiz fetvalar verirler. Ve hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar.Ramuz el e-hadis, 91. sayfa, 11. hadis
8738 Melekler, ilme talib olanları kanatları altına alır. ancak ilim talebinin Allah rızası için olması şartı ile.Ramuz el e-hadis, 108. sayfa, 10. hadis
9424 Ey insanlar! İlim ancak çalışmakla öğrenilir. Fıkıh da öyle, gayretle elde edilir. Kime ki Allah hayır murad ederse onu dininde "fakih" kılar. Kulları içinde, Allah'dan, ancak alimler haşyet duyarlar.Ramuz el e-hadis, 183. sayfa, 7. hadis
9747 Dünya ve dünyadakiler mel'undur. ancak Zikrullah ve ona müteallik olan şeyle alim yahut mütealim müstesna. (Bir şeyi Allah emretmiştir demek "Zikir" ve onu yapmaya geçmek "müteallik olan" demektir. İlim, İlm-i Hak, İlm-i dindir.)Ramuz el e-hadis, 208. sayfa, 3. hadis
10505 Üç şey vardır ki, bunu ancak Ehli Cennet yapar: ilim peşinde olmak, ölülere merhametli olmak, fukarayı sevmek.Ramuz el e-hadis, 264. sayfa, 10. hadis
10863 Yakında fitneler olur. Adam müslüman sabahlar, akşama kafir olur. ancak, Allah'ın kendisini ilimiyle ihya ettikleri müstesna.Ramuz el e-hadis, 299. sayfa, 7. hadis
11373 Her bina sahibine vebaldir, ancak şu kadarı müstesna. -Eliyle yedi arşın kadar bir yeri gösterir- Her ilim de kıyamet günü sahibine vebaldir, amel edilen müstesna.Ramuz el e-hadis, 342. sayfa, 3. hadis
12267 İslamı ihya edecek bir ilim taleb ederken kendisine ecel gelen kimseye, Peygamberler ancak bir derece üstün olurlar.Ramuz el e-hadis, 415. sayfa, 10. hadis
14237

Zirr İbni Hubeyş şöyle dedi;

Mestler üzerine nasıl mesh edileceğini sormak üzere Safvân İbni Assâl radıyallahu anh’ın yanına gitmiştim. Bana:

Zirr! Niçin geldin? diye sordu. Ben de: İlim öğrenmek için, deyince şunları söyledi: Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Ben de: Büyük ve küçük abdestten sonra mestler üzerine nasıl mesh edileceğikafamı kurcaladı. Sen de Hz. Peygamber’in ashâbından olduğun için, onun bu konuda bir şey söylediğini duydun mu diye sormaya geldim, dedim. Safvân: Evet, duydum. Resûl-i Ekrem seferde bulunduğumuz zaman mestleri üçgün üç gece çıkarmamayı, büyük ve küçük abdest bozduktan, uyuduktan sonra bile mestlere meshetmeyi, ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi, dedi. Onun sevgiye dair bir şey söylediğini duydun mu? diye sordum. Evet, duydum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir sefere çıkmıştık. Biz onun yanındayken bir bedevî kaba sesiyle: Muhammed! diye bağırdı.

Hz. Peygamber de onun sesine yakın bir sesle:

“Gel bakalım”, dedi.

Bedevîye dönerek:

Yazıklar olsun sana! Hz. Peygamber’in huzurunda bulunuyorsun. Kıs sesini! Yüksek sesle bağırmanı Allah yasakladı, dedim.

Bedevî:

Vallahi sesimi kısmam, dedi ve Resûl-i Ekrem’e: Birilerini seven, ama onlarla beraber olacak kadar iyiliği bulunmayan kimse hakkında ne dersin? diye sordu.

Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Bir kimse, kıyamet gününde, sevdikleriyle beraberdir.” Safvân İbni Assâl sözüne devamla dedi ki: Hz. Peygamber bu konuda uzun uzun konuştu. Hatta bir ara batı taraflarında bulunan bir kapıdan bahsetti. “Kapı yaya yürüyüşüyle kırk yıl veya yetmiş yıl (yahut râvinin hatırladığına göre süvari gidişiyle kırk veya yetmiş yıl) genişliğindedir”, buyurdu.

Şamlı muhaddislerden Süfyân İbni Uyeyne şöyle dedi:

Allah gökleri ve yeri yarattığı gün, bu kapıyı tövbe için açık olarak yaratmıştır. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır.
Tirmizî, Daavât 98. Ayr ca bk. Tirmizî, Tahâret, 71; Nesâî, Tahâret 97, 113;ı İbni Mâce, Fiten 32