Arama Sonuçları insanı üzer

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/40892-insani-uzer

NoHadis MetniKaynak
7647 Şeytan sabaha eriştiğinde askerlerini etrafa gönderirken onlara şöyle der: "Kim bir müslümanı haktan saptırırsa, ona taç giydiririm." Sonra askerlerinden biri ona gelir ve şöyle der: "Ben, birisinin karısını boşayıncaya kadar yanından ayrılmadan çalıştım." Bunun üzerine şeytan: "Mümkündür ki, o tekrar evlensin." Diğer biri gelir ve şöyle der: "Bu gün birisini ana ve babasına isyan ettirinceye kadar başından ayrılmadan uğraştım." Bunun üzerine şeytan: "Umulur ki, o kimse onlara iyilik yapsında iyilerden olsun" der. Başka birisi gelir ve şöyle der: "Ben, bir insanı Allah'a şirk koşuncaya kadar saptırmaya devam ettim." Bunun üzerine şeytan: " İşte aradığım sensin, sen" der ve tacı ona giydirir.Ramuz el e-hadis, 31. sayfa, 12. hadis
7904 Sizden biri rükua vardığında ellerini dizleri üzerine koysun. Sonra mafsallarındaki bütün kemikler sükunet buluncaya kadar beklesin. Ve üç defa tesbih getirsin. Esasen insanın bedeninde üçyüz otuz üç kemik ve üçyüz otuz üç damar Allah'ı tesbih ederler. Secdeye vardığında da üç defa tesbih etsin. Zira o kimsenin bedenindeki bütün kemik ve damarlar yine aynı şekilde tesbih eder.Ramuz el e-hadis, 48. sayfa, 11. hadis
7943 Siz bir şey içtiğiniz zaman üç nefeste içiniz: Birincisi içmenin şükrüdür. İkincisi insanın içine şifadır. Üçüncüsü de şeytanın kovulmasıdır. Gene, içtiğinizde süzerek içiniz. Zira böyle içilmesi en iyi akışı sağlar ve ihtiyacı kolaylık ve afiyetle gidermiş olur.Ramuz el e-hadis, 51. sayfa, 6. hadis
8243 Belâsı en şiddetli olan Peygamberlerdir. Ondan sonra derece derece dininin kuvveti derecesinde olur. Bir kimse dininde ne kadar selâbetli ise belâsı da o derece şiddetli olur. Belâ insanın yakasına o kadar yapışır ki, üzerinde bir günahı yok halde gezesiye kadar.Ramuz el e-hadis, 71. sayfa, 9. hadis
8623 Cennette insanın bir temaşası yetmiş yıl sürer. Bir kadın gelir, omuzunu dürter. Adam bakar, onda kendini görür. Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garbla şark arasını aydınlatır. Kadın ona "selâm" verir. Erkek de selâmını alır ve ona sorar; "Sen kimsin?" "Ben Meziddenim" der. Üzerinde yetmiş kat elbisesi olur. En aşağısı Tuba ağacından yapılmış, gelincik çiçeği gibi. Böyle olduğu halde, bakınca ayağının iliği görülür. Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır.Ramuz el e-hadis, 99. sayfa, 8. hadis
8690 Gazab, Cehennem ateşinden bir alâmettir. (Dağlama ile yapılan işaret gibi.) Allah, gazab edenlerin kalb damarları üzerine bu ateşten yapılmış damgayı vurmuştur. Görmüyor musun ki, gazaba gelince, insanın gözleri kanlanır, suratları kızarır ve damarları şişer.Ramuz el e-hadis, 105. sayfa, 5. hadis
8957 Allah (z.c.hz)'nin yer yüzünde melekleri vardır. Bunlar, hayır ve şerden insanın dili üzerinde söyler. (Yani o adamda olan hal üzere)Ramuz el e-hadis, 129. sayfa, 11. hadis
9158 Ben Allah üzerine şehaded ederim ki, hiç bir akıllı kimse yoktur ki, ayağı sürçsün de (Bir günah işlesinde) tövbe ettiğinde Allah onu afvetmesin. Tekrar işler, tekrar afvolunur. Tekrar işler tekrar afv olunur. Taki Cennete gidene kadar. (Akıldır insanı günahtan kurtaran. Akıldır insanı tövbe ettiren, Akılsız ise yaptığına hiç aldırış etmez. )Ramuz el e-hadis, 151. sayfa, 6. hadis
9754 Borç kelepçedir ve ağır bir bağdır. Bu, kulun boynuna yükletilir. Bununla insan mesudda olur, bedbaht ta. Borç insanı üzer ve gece ve gündüz saatlerinde hüzünlendirir. (üzülmekle de insan mecur olur). Ve onu ödeyinceye kadar, borçlunun ecir alması kesintisiz devam eder. Böylece borç, insanın saadet sebebi olur. Bir de var ki, ehemmiyet vermez ve böyle ölür gider. Bununla da ahiret şekaveti olur.Ramuz el e-hadis, 208. sayfa, 10. hadis
14329

Saîd İbni Abdülazîz’in Rebîa İbni Yezîd’den; Rebîa’nın Ebû İdrîs elHavlânî’den, onun Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh’den; Ebû Zer’in Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den; onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinden rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.

Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.

Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

Saîd İbni Abdülaziz dedi ki, Ebû İdris el-Havlânî bu hadisi rivâyet ettiği zaman dizleri üzerine çöküverdi.

Müslim, Birr 55