No | Hadis Metni | Kaynak |
7321 | Kıyamet gününde Allah'ın mahlukatı içinden en çok buğz ettiği kimseler şunlardır: Yalancılar, kibirliler ve din kardeşlerine karşı kalblerinde (gizli) kin besledikleri halde, onlarla buluştuklarında kendilerine (zahiren) iyi muamele yapanlar. Bir de Allah ve Resulüne çağrıldıklarında yavaş davranan, fakat şeytan ve onun emrine çağrıldıklarında ise süratle hareket edenlerdir. | Ramuz el e-hadis, 8. sayfa, 7. hadis |
9003 | Riyanın azı da şirktir. Kim Allahın bir dostuna düşmanlık ederse, Allah'a harp açmış olur. Muhakkak ki, Allah, Ebrar, Etkiya ve Ahfiyayı sever. Onlar öyle kimselerdir ki: gözden uzak olunca aranmazlar. Hazır bulundukları zaman çağrılmazlar ve tanınmazlar. bunlar hidayet nurlarıdır. Ve karanlık yerlerden çıkarlar. | Ramuz el e-hadis, 134. sayfa, 4. hadis |
10182 | Hicret iki türlüdür. Şehirlinin hicreti, bedevinin hicreti. Bedevi olanın vazifesi, çağrıldığında icabet eder ve emredilenlere de itaat eder. Şehirlinin hicretine gelince; o, ikisinden belası büyük ve mukafatı da daha büyük olanıdır. | Ramuz el e-hadis, 239. sayfa, 9. hadis |
10425 | Kıyamet gününde Azameti Kibriyadan arz serili kalır ve bu arzda hiç kimseye ayağını bastığı yerden fazla bir yer düşmez. İlk çağrılacak Ben olurum. Ve Cebrail (a.s)'ı, Allah (z.c.hz)'lerinin sağında ayakta bulurum. Hayır Vallahi, nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki Cebrail (a.s) bu hadiseden önce Allah'ı görmedi. Ben derim ki: "Yarabbi bu Bana geldi de senin tarafından Bana gönderildiğini söyledi." Cebrail ise o sırada sükut eder. Aziz ve Celil olan Allah buyurur ki: "Doğru söyledi. Ben onu Sana hacetin için gönderdim." Ben derim ki: "Yarabbi, Ben bir takım kullar bıraktım ki, çeşitli beldelerde Sana ibadet ettiler. Ve Seni vadilerde zikrettiler. Şimdi Senin nezdinden getireceğim cevaba intizar ediyorlar." Allah buyurur ki: "Ben onlar hususunda seni mahcub etmiyeceğim." İşte bu teminat, Allah Tealanın: "Umulur ki Rabbın Seni Makam-ı Mahmud'a eriştirir." Mealindeki kavlinde buyurduğu "Makam-ı Mahmud'un" ifadesidir. | Ramuz el e-hadis, 257. sayfa, 6. hadis |
10757 | (Sizden biri hasta olursa kendisi veya din kardeşi şu duayı okusun): "Semada ismi takdis edilen, emri yerde gökte dinlenen Rabbimiz! Rahmetini gökte olduğu gibi yerde de kıl. Günahlarımızı ve hatalarımızı affeyle. Muhakkak ki Sen temizlerin, tabiblerin Rabbısın, Bize Rahmetinden Rahmet, bu ağrı üzerine şifa hazinenden şifa buyur." derse Allah'ın izni ile iyileşir. | Ramuz el e-hadis, 289. sayfa, 3. hadis |
11083 | Boynunuzdan hacamata devam edin. O, yetmiş iki türlü hastalığa ve beş büyük derde devadır. Cünûn, cüzzam, baras, diş ağrısı gibi. | Ramuz el e-hadis, 318. sayfa, 6. hadis |
11890 | Kendisine baş ağrısı veya eza eden bir diken veya benzeri bir şey isabet eden bir mü'min yoktur ki, bu sebeple kıyamette Allah onun derecesini artırmasın ve bunu günahına kefaret kılmasın. | Ramuz el e-hadis, 387. sayfa, 7. hadis |
13190 | Bir mü'min kula, yorgunluk, ağrı, kaygı, hüzün, gam, eza isabet etse, hatta ayağına diken batsa, bunları Allah onun günahlarına kefaret kılar. | Ramuz el e-hadis, 489. sayfa, 2. hadis |
13613 | Kendisine veya ashabından birisine göz ağrısı isabet ettiğinde, şu kelimelerle dua buyururlardı: "Yarabbi beni gözümden faydalandır. Onu bana varis et. Düşmanın zararının benden uzaklaştığını bana göster. Ve bana zulmedene karşı bana yardım et. | Ramuz el e-hadis, 526. sayfa, 1. hadis |
13747 | Ailelerinden birinin gözü ağrıdığında, gözü iyileşinceye kadar onunla münasebette bulunmazlardı. | Ramuz el e-hadis, 535. sayfa, 5. hadis |