Arama Sonuçları bin ağaç

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/18976-bin-agac

NoHadis MetniKaynak
11575 Kıyamet gününde, Şam'da Humus denilen yerden yetmiş bin kişi baas olunacak ki, onlara hiç bir hesap ve azab olmayacak. Onların baas olunduğu yer kırmızı kum tepesindeki duvar ile zeytin ağacı arasındadır. (Humusa yakın bir yerde.)Ramuz el e-hadis, 361. sayfa, 1. hadis
12539 Bir kimse, "Subhanellahi ve bi hamdihi" derse, Allah bu sebeble onun için Cennette bin ağaç diktirir ki kökleri altından, dalları inciden, meyvaları da bakire kızların göğüsleri gibidir ve kaymaktan yumuşak , baldan tatlıdır. Her alındığında yerine yenisi gelir.Ramuz el e-hadis, 436. sayfa, 1. hadis
14232

“Herhangi birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:

- Allahım! Sen benim kulumsun; ben de senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.”

Müslim, Tevbe 7. Ayr ca bk.Tirmizî, K yâmet 49, Daavât 99; bni Mâce
14446

îbn Abbâs(R)'tan (şöyle demiştir): Rasûlullah (S) şöy­le hitâb buyurdu: "Şübhesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır. Mek­ke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadı, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır, O ancak bir günün bir saatinde benim için halâl olmuştur. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülmez, Mekke'nin yitiği yerden alınmaz, ancak sahibini arayıcı alabilir".

Abdulmuttalib'in oğlu Abbâs: Kuyumcularımız ve evlerimizin tavanları için ızhır müstesna olsun, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah: "Izhır müstesna" buyurdu.

İkrime: Av hayvanı ürkütülmez nedir bilir misin? O, hayvanı göl­geden uzaklaştırman ve yerine konmandır, dedi.

Abdulvahhâb, Hâlid'den: Kuyumcularımız ve kabirlerimiz için, diye söylemiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 42