Arama Sonuçları Doksan dokuz

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/6842-Doksan-dokuz

NoHadis MetniKaynak
8236 "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh"ı çok söyleyiniz. Doksandokuz türlü derdi def'eder. En aşağısı "hem" dir.Ramuz el e-hadis, 71. sayfa, 2. hadis
8475 Allah (z.c.hz.) yüz rahmet yarattı. Bunlardan birini halka taksim etti. Doksan dokuzunu kıyamete bıraktı.Ramuz el e-hadis, 88. sayfa, 1. hadis
9628 Cennet yüz derecedir. Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur. Geriye kalan biri ise diğer ahaliye.Ramuz el e-hadis, 200. sayfa, 11. hadis
9748 Dünya mümine mal olmaz. Nasıl olur? Zira dünya müminin belası ve zindanıdır. (Zira müminin Doksan dokuz bin vazifesi olup, bunların derdindedir. Gayesi, aman şurada olduğu kadar Allah'a yaklaşma yoluna bakmaktır. Zira onu burada kazanacaktır.)Ramuz el e-hadis, 208. sayfa, 4. hadis
10549 Allah (z.c.hz.)'leri rahmeti yüz kısım yaptı. Doksan dokuzunu kendisi indinde tuttu. Birini yeryüzüne ihsan etti. İşte mahlukat, bununla birbirine merhamet eder. Şöyle ki; kısrak ayağının tırnağını tayına dokunur korkusu ile kaldırır.Ramuz el e-hadis, 271. sayfa, 6. hadis
12710 Doksan dokuz kadından bir tanesi Cennette, kalanı Cehennemdedir. Bir müslüman kadın hamile olduğunda, doğurana kadar kendisine saim, kaim ve Allah yolunda mücahid sevabı vardır. Çocuğuna ilk meme verişinde bir nefse hayat bahşetmiş sevabı alır.Ramuz el e-hadis, 449. sayfa, 4. hadis
12852 "La ilahe illallah" söyliyenden Doksan dokuz belayı def eder ki, en aşağısı kaygı (hemm)dir.Ramuz el e-hadis, 462. sayfa, 5. hadis
13369 Kıyamet günü bir adam mizana getirilir. Sonra Doksan dokuz sicil defteri getirilir ki, onlardan her sicil göz alasıya günahla doludur. Mizanın bir gözüne bunlar konur, sonra onun için bunun gibi bir kağıt çıkarılır. Baş parmağı ile diğer parmağının yarısı üzerinde onu tutar. Onda "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû" vardır. O diğer kefeye konulur da bu bütün hata ve günahlarını bastırır.Ramuz el e-hadis, 505. sayfa, 2. hadis
13486 Allah Tebareke ve Teala kıyamet gününde şöyle buyurur: "Ey Adem kalk, ümmetinden binde dokuz yüz Doksan dokuzunu Cehenneme, birini de Cennete ayır." O zaman ashab yere uzanarak ağlamaya başladı. Buyurdu ki: "Başlarınızı kaldırın. Nefsim yed-i kudretinde Olana yemin ederim ki, ümmetim, ümmetler içinde siyah öküzün cildindeki beyaz tüy gibidir."Ramuz el e-hadis, 516. sayfa, 7. hadis
14238

Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle Doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.

Bu adam râhibe giderek:

Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu.

Râhip:

Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek: Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.

Âlim:

Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git.Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.

Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.

Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri:

O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.

Azap melekleri ise:

O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.

Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.

Hakem olan melek:

Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.

Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48

Sahîh(-i Müslim)deki bir başka rivayete göre:

“O kimse iyi insanların yaşadığı köye bir karış daha yakın olduğundan oralı sayıldı.”

Sahîh(-i Müslim)deki bir diğer rivayete göre:

“Allah Teâlâ öteki köye uzaklaşmasını, beriki köye yaklaşmasını, meleklere de iki mesâfenin arasını ölçmelerini emretti. Adamın beriki köye bir karış daha yakın olduğu görüldü. Bunun üzerine affedildi.” Bir başka rivayette ise:

“Adam göğsünün üzerinde öteki köye doğru ilerledi” denilmektedir.

Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48