Arama Sonuçları etini altın

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12614-etini-altin

NoHadis MetniKaynak
7270 Adem (a.s.) dünya semasındadır. Kendisine ümmetinin (zürriyetinin) amelleri arz olunmaktadır. Yusuf (a.s.) ikinci semada, teyze çocukları olan Yahya (a.s.) üçüncü semada. İdris (a.s.) dördüncü semada, Harun (a.s.) beşinci semada, Musa (a.s.) altıncı semada. İbrahim (a.s.) da yedinci semadadır.Ramuz el e-hadis, 4. sayfa, 2. hadis
7327 Bedenlerinizi açlık ve susuzlukla zaifletiniz, etlerinizi azaltınız, yağlarınızı eritiniz. Böylece onları Cennette misk ve kafur ile karıştırılmış temiz etle değiştirmiş olursunuz.Ramuz el e-hadis, 8. sayfa, 13. hadis
8361 Zenginlerin yanına girip çıkmayı azaltınız. Bu, Allah'ın sizdeki nimetini istihkar etmenize sebeb olur.Ramuz el e-hadis, 79. sayfa, 13. hadis
8451 Allah (z.c.hz.) Bana bir horozdan bahsetmeme izin verdi. Ayakları arza batmış, boynu Arşı Alânın altında bükülmüş, O horoz diyor ki: "Seni tesbih ederim. Şanın ne büyüktür." Buna cevap verildi ki: "Allah'a yalan yere yemin edenler O'nun azametini bilemez."Ramuz el e-hadis, 85. sayfa, 16. hadis
11387 Hepiniz Cennete girmekten hoşlanırsınız değil mi? "Evet Ya Resulallah" dediler. Buyurdu ki: "Öyle ise amellerinizi kısaltın. Ölümü iki gözünüzün arasına alın. Ve Allah (z.c.hz.)'nden hakkıyla haya edin. Dediler ki: "Ya Resulallah, hepimiz Allah'tan haya ederiz." Buyurdu ki: "Öyle değil. Allah'dan haya; kabirlerde çürümeyi unutmamak, içinizi ve ondakileri unutmamak, başı ve baştakileri unutmamanızdır. Kim ahiret ikramını isterse, dünya ziynetini terketsin. İşte o vakit, kul "Allah'dan hakkıyla haya etmiş" olur. O vakit Allah'ın dostluğuna nail olmuş olur.Ramuz el e-hadis, 343. sayfa, 2. hadis
11462 Ölüm haline gelenlerinize "Lâ ilâhe illallah" şehadetini telkin edin. Kim bunu ölürken söylese Cennet ona vacip olur. Dediler ki: "Ya Resulallah sağlığında söylerse? " Buyurdu ki: "Bu kelime daha iyi hak ettirir. Nefsim yed'i kudretinde olana yemin ederim ki semavat, arz ve onlarda olanlar, arasındakiler ve altındakiler getirilseler, mizanın bir kefesine konulsalar, "Lâ ilâhe illallah" şehadeti ise diğer kefeye konulsa, muhakkak onlar ağır basardı.Ramuz el e-hadis, 349. sayfa, 3. hadis
12552 Bir kimse Allahın ve Peygamberin zimmetinde olan bir muahidi (muahadeli bir kimseyi) katletse, Allah'ın zimmetini ayak altına almış demektir. Cennetin kokusunu bile koklayamaz. Halbuki onun kokusu yetmiş yıllık mesafeden duyulur.Ramuz el e-hadis, 437. sayfa, 3. hadis
12987 Beyaz horoza sövmeyin. Zira o Benim, Ben de onun dostuyum. Onun düşmanı Benim düşmanımdır. Beni Hak olarak baas Edene yemin ederim ki, Adem oğlulları onun yanında olanı bilse, onun tüyünü ve etini altın, gümüşle alırlardı. O, sesinin gittiği yere kadar cinni kovar.Ramuz el e-hadis, 473. sayfa, 3. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100