Arama Sonuçları Rabbi bizi

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/33931-Rabbi-bizi

NoHadis MetniKaynak
7529 Sizden biriniz yatmağa geldiği zaman şöyle desin: "Ey göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allahım! Sen bizim ve herşeyin Rabbisin. Herşeyin tasarrufu Senin elindedir. Evvel sensin, Senden önce bir şey yok. Ahir de sensin, Senden sonra da bir şey yok. Sen Batınsın. Senin gizliliğinden öteye bir şey yok. bizi fakirlikten zenginliğe eriştir. Borcumuzu bize ödettir Allahım".Ramuz el e-hadis, 23. sayfa, 6. hadis
8963 Ölümün mühim korkusu vardır. Bir kardeşinizin ölüm haberi geldiğinde: "İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Ve ey Allahım onu salihlere kat, rahmetine erişir, çoluk çocuğuna da sahip ol, kıyamette bizi de onu da mağfiret et. YaRabbi onun ecrinden de bizi mahrum etme. Ondan sonraki yaşıyacağımız günleri de fitnesiz olarak yaşıyalım." diye dua edin.Ramuz el e-hadis, 130. sayfa, 6. hadis
9018 Siz memleketinizin kıtlığından (Kıtlık, pahalılık, şiddet) şikayetçi olursunuz. Yağmurdan (azlığından) şikayetçi olursunuz. Halbuki Aziz ve Celil olan Allah, size duayı emretmiş, Ve şu duaya icabet etmeyi de size vaad etmiştir. "Bütün Hamdler, Rahman, Rahim ve Alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur. O ceza gününün sahibidir. Ondan başka gerçek Mabud yoktur. O murad ettiğini yapar. Ey Allahım! Sen Allahsın, Senden başka İlah yoktur. Ancak sensin zengin. Biz ise fıkarayız. Bize yağmur indir. Bize indirdiğini bizim için kuvvet yap. Ulaştırıcı yap, bir vakte kadar."Ramuz el e-hadis, 136. sayfa, 4. hadis
10759 Allah (z.c.hz)'leri Ebu Bekir (r.a)'e rahmet eyliye. Bana kızını verdi. Beni hicret yeri Medine'ye getirdi. Bilal'i malından azad etti. Bana İslamda faydalı olan mal, Ebubekir'in (r.a) Bana fayda veren malı oldu. Allah Ömer'e (r.a)'de Rahmet eyliye. Acı olsa da Hakkı söyler ve Hakkı söylemesi ona dost bırakmaz. Allah Osman'a (r.a) da Rahmet eyliye. Melekler ondan haya ederler. Tebük gazasında askeri techiz etti ve mescidimizi genişletti ki şimdi bizi alıyor. Allah Ali (r.a)'ye de Rahmet eyliye. Hak da onunladır. "YaRabbi nerede olursa olsun Hakkı ona döndür."Ramuz el e-hadis, 289. sayfa, 5. hadis
12844 Yazık zenginlere fakirlerden dolayı. Kıyamet gününde o fakirler derler ki: "Ya Rabbi Senin bizim için onların mallarında kendilerine farz kıldığın haklarımızda cimrilik ettiler, esirgediler." Bunun üzerine Allah Teala şöyle buyurur: "İzzetim ve Celalim Hakkı için sizi yaklaştıracağım onları ise uzaklaştıracağım."Ramuz el e-hadis, 461. sayfa, 9. hadis
13730 Hilali gördüğünde şöyle dua ederlerdi: "Allahım onu bizim için emniyet, iman, selamet, islam ve bir de Senin sevip razı olduğun şeye muvaffakiyetimiz için vesile kıl. bizim de, senin de ey hilal, Rabbimiz Allah'tır."Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 1. hadis
13741 Sofrası kaldırıldığı zaman şöyle derlerdi: "Elhamdülillahi hamden kesîran, tayyiben, mübâreken fîh, Elhamdülillahillezi kefânâ ve âvânâ gayru mekfiyyin velâ mekfûrin velâ müveddain velâ müstağnâ anhü Rabbina." (Mübarek, halis ve pek çok hamd ile Allaha hamd ederiz. Hamd olsun o Allah'a ki, bize kafi geldi. bizi barındırdı. Rabbimiz hiç bir şeye muhtaç değildir. Nimetine nankörlük edilmez, nimeti terk olunmaz ve onun nimetinden müstağni kalınmaz.)Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 12. hadis
13758 Gök gürültüsü ve yıldırım sesi duyduklarında, "Ya Rabbi bizi gazabınla öldürme, bizi azabınla karşılama ve bundan önce bizleri affet" şeklinde dua ederlerdi.Ramuz el e-hadis, 535. sayfa, 16. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
14331

İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Ömer radıyallahu anh Bedir Harbine iştirak etmiş yaşlı sahâbîlerle beraber beni de istişâre meclisine dahil etti. Sahâbîlerden biri buna içerledi ve Hz. Ömer’e:

Bu, neden bizimle beraber oluyor? Oysa bizim onun yaşıtı çocuklarımız var, dedi. Hz. Ömer: Bildiğiniz bir sebepten dolayı, diye cevap verdi. Derken birgün beni çağırdı ve büyük sahâbîlerin meclisine aldı. Bana öyle geliyor ki, o gün beni onlara isbat etmek istiyordu. Sahâbîlere: “Allah’ın yardımı ve fetih geldiğinde...” diye başlayan Nasr sûresi hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Bir kısmı: Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah’a hamd ve istiğfar etmekle emrolunmaktayız, dedi. Kimi de hiç bir yorum yapmadı. Hz. Ömer bu defa bana hitaben: Ey İbni Abbas! Sen de böyle mi diyorsun? dedi. Ben: Hayır, dedim. Peki, ne diyorsun? diye sordu. Ben de: Bu sûre, Hz. Peygamber’in ecelinin kendisine bildirildiğini ifade etmektedir. “Allah’ın yardımı ve fetih sana gelince - ki, bu senin ecelinin geldiğinin alâmetidir-, Rabbini hamd ile tesbih et, bağışlanma dile. Çünkü o tövbeleri kabul edendir” buyuruluyor, dedim.

Bunun üzerine Hz. Ömer:

Ben de bu sûreden senin dediğinden başkasını anlamıyorum, dedi.
Buhârî, Tefsîru sûre (110), 4; Menâkıb 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (110), 1