Arama Sonuçları mağfiret edilmiş

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/18051-magfiret-edilmis

NoHadis MetniKaynak
7843 Bir kavme misafir geldiğinde rızkı ile beraber gelir. Ve gittiğinde de o kavmin günahları mağfiret edilmiş olduğu halde çıkar gider.Ramuz el e-hadis, 45. sayfa, 2. hadis
8090 Arefe günü akşamı olduğunda, kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman bulunan hiç bir kimse kalmaz ki mağfiret edilmiş olmasın. Denildi ki: "Ya Resulallah, bu yalnız Arafat ehline mi mahsustur?" Buyurdu ki: "Hayır, belki bütün müslümanlar içindir."Ramuz el e-hadis, 61. sayfa, 1. hadis
9552 "Bakara" suresi Kur'anı Kerim'in sinamı (tepesi) ve zirvesidir. Ve Bakara suresinin her ayetiyle seksen melek inmiştir. "Allahü La ilahe illa Hüvel Hayyül Kayyum" Arşı Ala katından çıkarılarak vasl edilmiştir. "Yasin suresi" ise Kur'anı Kerim'in kalbidir. Bir kimse ki, Allah'ı ve ahireti kasdederek O'nu okursa, Allah o kimseyi mağfiret eder. Yasin'i ölülerinize de okuyun.Ramuz el e-hadis, 195. sayfa, 11. hadis
10079 Fisebilillah cihadda bulunan kimse, Allah (z.c.hz) lerince tekeffül edilmiş kimsedir. Ya mağfiretine ve rahmetine derhal kavuşturur veya ecir ve ganimetle yerine sağ-salim gelir gönderir. Mücahid fisebilillahın misali, gündüz oruçlu gece kâim olan kimsenin misalidir. Seferden dönünceye kadar böyle devam eder.Ramuz el e-hadis, 233. sayfa, 5. hadis
14332

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

“Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyor ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu.” Hz. Âişe diyor ki:

“Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim. Ben o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220