Arama Sonuçları ise cariye

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/52860-ise-cariye

NoHadis MetniKaynak
8004 Bir kimse zevcesine ait cariyeye zorla yakın olmuş ise, o cariye hürdür. Ve zevce de o cariyenin bedelini kocasından almak hakkına sahip olur. cariyenin rızası ile ona yakın olmuş ise, o yine cariyedir. Ancak zevce kocasından cariyenin değer kıymetini yine almak hakkına sahiptir.Ramuz el e-hadis, 55. sayfa, 10. hadis
8407 İnsanlara ne oluyor ki, Allah'ın kitabında olmayan şartları koşarlar. Cenab-ı Hakk'ın kitabında olmayan şart, yüz de olsa batıldır. Allah'ın hükmü uyulmaya daha lâyık, şartı ise daha sağlamdır. Hak, Azad edenindir.(Berîde isminde bir cariye on taksitle azad olmak için on okiye gümüşle Hz. Aişe (r.anha)'ya gelmiş, oda sahibin kabul ederse benim azadlım ol, ben parasını vereyim, demiş. Durum, Peygamber (s.a.s.)'e aksettiğinde yukarıki hadisi şerifi buyurmuşlardır.)Ramuz el e-hadis, 82. sayfa, 11. hadis
9333 Hile yapmaktan sakının. Kişinin ganimet taksim edilmeden önce, cariyeye yaklaşması, sonra da onu getirip taksim yerine bırakması, gene bir adamın elbiseyi giyip yıprattıktan sonra gidip taksim yerine bırakması veya taksimden önce hayvana binip, sonra onu ganimet hayvanlarını içine iade etmesi aldatmadır.Ramuz el e-hadis, 174. sayfa, 13. hadis
9399 Hangi bir adam ki, bir cariye veya hür bir kadınla zina etti ise, meydana gelen çocuk veledi zinadır. Ve o çocuğun hiç bir şeyde hakkı yoktur. (Varis olamaz) Baba da ona varis olamaz.Ramuz el e-hadis, 180. sayfa, 9. hadis
9407 Hangi cariye ki efendisinden çocuk doğurdu ise, o cariye, efendisinin ölümünde hür olur. Evvelce efendisi azad etmişse o zaten hürdür.Ramuz el e-hadis, 181. sayfa, 7. hadis
11858 Hiç bir kul ve cariye yoktur ki, derin uykuya daldığında ruhu Arşa doğru çıkarılmasın. Arşa varıpta uyananın rüyası sadık ve arşa varmadan uyanan ki ise kazib olur.Ramuz el e-hadis, 384. sayfa, 8. hadis
13204 Sizden biri "Benim kulum, benim cariyem" demesin, köle de "Rabbım hanım Rabbım" demesin, Malik "yiğidim, genç kızım", köle de "efendim, hanım efendim" desin. Zira siz memluklarsınız. Rab ise Allah azze ve Celledir.Ramuz el e-hadis, 490. sayfa, 3. hadis
14278

Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve:

Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: Doğru söyledin dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.

Adam tekrar:

Doğru söyledin, diye tasdik etti ve: Peki ihsan nedir, onu da anlat, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdu.

Adam yine:

Doğru söyledin dedi, sonra da: Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kendisine soru yöneltilen, bu konuda sorandan daha bilgili değildir” cevabını verdi.

Adam:

O halde alâmetlerini söyle, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır ” buyurdu.

Adam, (sessizce) çekip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?” buyurdu. Ben: Allah ve Resûlü bilir, dedim.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.
Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9
14411

Âişe (R) şöyle demiştir; Utbe ibnu Ebî Vakkas, karde­şi Sa'd ibnu Ebî Vakkas'a vasiyet edip:

— Zem'a'nın cariyesinin oğlu (Abdurrahmân), benim sulbümdendir, Bu çocuğu al, demiştir.

Âişe dedi ki: Mekke'nin fethi yılı olup Mekke'ye varıldığında, Sa'd ibnu Ebî Vakkas bu çocuğu yakaladı ve:

— Bu, kardeşim Utbe'nin oğludur. Bunun nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyet etmiştir, dedi.

Bunun zerine Abd ibnu Zem'a ayaklanıp:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.

Her iki taraf bu niza' ve husûmetlerini Peygamber'e sevk ettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkas:

— Yâ Rasûlailah! Bu çocuk, kardeşim Utbe'nin oğludur. Nese­binin kendisine katılması hususunda bana vasiyette bulunmuştu, dedi.

Abd ibnu Zem'a da:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.

Rasûlullah (S):

—  "Yâ Abd ibne Zem'a! Bu (Abdurrahmân), senin (kardeşin)dir" buyurdu.

Sonra da:

—  "Çocuk döşek sahibinindir. Zina eden erkeğe de mahrumi­yet düşer" dedi.

Sonra Peygamber husûmet sebebi olan bu çocuğun sîmâca Utbe'ye benzediğini görerek eşi Şevde bintu Zem'a'ya hitaben:

—   "Ey Sevde! Bundan sonra sen de bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu.

Artık bundan sonra bu Abdurrahmân, Sevde Allah'a kavuşun­caya kadar, Sevde'yi açık olarak görmemiştir

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 7