Arama Sonuçları kendisinden her

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/3022-kendisinden-her

NoHadis MetniKaynak
8187 Namazında ölümü hatırla. Zira insan namazında ölümü hatırlarsa, namazı "ihsan" ile kılmaya çalışır. Ve bundan sonra namaz kılmayacağını zanneden bir kimsenin namaz kılması gibi kılar. Ve bir de sana, sonradan kendisinden özür beyan edilecek her işden sakınmanı tavsiye ederim.Ramuz el e-hadis, 67. sayfa, 3. hadis
8676 Kulun uykusunda ruhu kabzolur. Ve geri verilib verilmeyeceğini de bilmez. Vitir namazını kılıp yatması onun için daha hayırlıdır. Ayda üç gün oruç tutan, ayın hepsini oruçlu geçirmiş gibi olur. Çünkü Allah bire on sevab verir. Kul, kendisinden her "Sülâmâ"sının bir zekâtı olduğu halde sabahlar. "Sülâmâ nedir? Ya Resulallah" denildi. Buyurdu ki: "Ceseddeki her kemiğin mafsalıdır. Eğer o kul, dört secde ile iki rek'at namaz kılarsa (İşrak veya duha namazı) cesedinin zekâtını ödemiş olur.Ramuz el e-hadis, 104. sayfa, 2. hadis
9367 hergangi bir kadın, kocasının evinden, onun izni olmaksızın çıkarsa, kocası kendisinden razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın üzerine doğduğu her şey ona lanet eder.Ramuz el e-hadis, 177. sayfa, 11. hadis
13447 her Peygamber kendisinden öncekinin ömrünün yarısı kadar yaşar. Meryem oğlu İsa (a.s.) kavmi arasında kırk yıl durdu.Ramuz el e-hadis, 512. sayfa, 8. hadis
13856 Ekseri orucu Pazartesi ve Perşembe idi. Bu husus kendisinden sorulduğunda şöyle buyururlardı: "Ameller Pazartesi ve Perşembe günleri sunulur. her müslüman mağfiret olunur. Ancak birbirlerini terkeden kişiler müstesna. Allah teala "onları geri bırakın" buyurur.Ramuz el e-hadis, 542. sayfa, 10. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
14387

Bize Şu'be, Ebû İshâk'tan; o da Sıla ibn Zufer el-Absî'den; o da Huzeyfe ibnu'l-Yemân(R)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (S) Necrân hey'eti, kendisinden emîn bir kimse gönderilmesini iste­diklerinde, onlara:

— "Size elbette hakkıyle emîn olan bir kimse göndereceğim" bu­yurmuş.

Bunun üzerine Peygamber'in sahâbîleri bu emînliğe rağbet ede­rek herbiri kendisinin gönderilmesini dikkatle bekledikleri sırada Pey­gamber, Ebû Ubeyde'yi göndermiştir.

Huzeyfe ibnu'l-Yemân