Arama Sonuçları saf olarak

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/32490-saf-olarak

NoHadis MetniKaynak
7313 Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehlibeytimden bir kişidir. O insanların ihtilaf ve içtimai sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar. O yeryüzünü, kendinden önce zulüm ve baskı ile doldurulduğu gibi, adalet ve insaf ile doldurur. Ondan yer ve gök ehli razıdır. Ve O malı "Sahâhan" olarak taksim eder. Dediler ki: "Sahâhan nedir?". Buyurdu ki: "Seviye üzere" demektir. Ve ümmeti Muhammed (s.a.s.)'in kalblerini zenginlikle doldurur ve adaleti onları ihata eder. O kadar ki bir munadiye: "Kimin ihtiyacı varsa bana gelsin" diye nida etmesi emrolunduğunda, bir kişiden başka kimse gelmez. O kimse istekte bulunur. O da "Sâdin'e (hazinedara) git, sana versin" der. O da gider ve: "Ben Mehdi tarafından kendisine istediği verilmesi için gönderilen kimseyim" dediğinde hazinedar: "Al " der. O da alır. Fakat aldığını taşımaya gücü yetmez. Bunun üzerine taşıyabileceğini alır, fazlasını geri bırakır. O malla çıkar ama sonra pişman olur ve: "Ümmeti Muhammed'den (s.a.s.) nefis cihetinden en aç gözlüsü herhalde benim. Onların hepsi de bu mala davet olundukları halde benden başkası buna icabet etmedi" diyerek aldığı malı iade etmek ister. Hazinedar da: " Biz verdiğimizi katiyyen geri almayız" der. Bu devir altı, yedi, sekiz veya dokuz sene devam eder. Bundan sonraki hayatta ise hayır yoktur.Ramuz el e-hadis, 7. sayfa, 7. hadis
7726 Misafir (yemek, içmekten) mahrum olarak gecelemiş ise, ona yardım etmek, (hane sahibinin ve kendilerinin) hayvânî veya zirâî gıdalarından o misafire ikram etmeleri müslümanlar üzerine borçtur. (Sonradan bu mecburiyet kaldırıldı.)Ramuz el e-hadis, 37. sayfa, 7. hadis
8190 Arşın taşıyıcılarından bir melekten bahsetmem için bana izin verildi ki, onun ayakları arzın en aşağı tabakasındadır. Başında ise Arş vardır. Kulağının yumuşağı ile omuzu arasında kuş uçuşu ile yediyüz yıllık mesafe vardır. Bu melek devamlı olarak "Subhâneke" diyerek tesbih eder.Ramuz el e-hadis, 67. sayfa, 6. hadis
9623 Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır. Oraya giren kimseye nimetler ihtiyaç olmaksızın gelir. Orada ebedi olarak yaşar. Ölmez, elbisesi eskimez ve gençliği de gitmez.Ramuz el e-hadis, 200. sayfa, 6. hadis
10303 Cenazede para ile ağlıyanlar, kıyamet gününde, ehli Cehennemin iki tarafına, sağlarında bir saf ve sollarında bir saf olarak iki saf kılınır. Ve bunlar ehli Cehenneme karşı köpeklerin ürümesi gibi ürürler.Ramuz el e-hadis, 248. sayfa, 6. hadis
10841 Dehr içinde altı günün orucu mekruhtur: Şaban'ın son günü oruçlu olarak Ramazana erişmek. Misafirin, hastanın, çocuğuna zarar gelmesinden korkan hamile kadının, oruca gücü yetmiyen çok yaşlı kimsenin, çok zayıf olduğu için oruç tutarsa öleceğinden korkan kimsenin oruç tutması da mekruhtur.Ramuz el e-hadis, 297. sayfa, 4. hadis
11157 Diğer Peygamberlere beş şeyle tafdil edildim: İnsanlara umumi olarak baas olundum. Şefaatimi, ümmetime ahiret mededi olarak sakladım. Önümden bir aylık, arkamdan bir aylık mesafedekiler için düşmanlarıma korku ile yardım gördüm. Arz Bana mescid ve temizleyici kılındı. Ganimetler Bana helal kılındı. Halbuki Benden önce helal kılınmamıştı.Ramuz el e-hadis, 323. sayfa, 13. hadis
11423 Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da yüzleriniz karar olur. Ya gözlerinize sahip olursunuz ya da gözleriniz dışarı uğrar. (Mahşer korkusu ile veya kör olarak haşir olursunuz)Ramuz el e-hadis, 346. sayfa, 4. hadis
13343 Adam keşke doğduğu yerin dışında, garib olarak ölseydi. Zira bir adam garib ölürse, o öldüğü yerle memleketi arasındaki mesafe Cennette ölçülür. (Kendine ona göre yer verilir.)Ramuz el e-hadis, 502. sayfa, 8. hadis
14237

Zirr İbni Hubeyş şöyle dedi;

Mestler üzerine nasıl mesh edileceğini sormak üzere safvân İbni Assâl radıyallahu anh’ın yanına gitmiştim. Bana:

Zirr! Niçin geldin? diye sordu. Ben de: İlim öğrenmek için, deyince şunları söyledi: Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Ben de: Büyük ve küçük abdestten sonra mestler üzerine nasıl mesh edileceğikafamı kurcaladı. Sen de Hz. Peygamber’in ashâbından olduğun için, onun bu konuda bir şey söylediğini duydun mu diye sormaya geldim, dedim. safvân: Evet, duydum. Resûl-i Ekrem seferde bulunduğumuz zaman mestleri üçgün üç gece çıkarmamayı, büyük ve küçük abdest bozduktan, uyuduktan sonra bile mestlere meshetmeyi, ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi, dedi. Onun sevgiye dair bir şey söylediğini duydun mu? diye sordum. Evet, duydum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir sefere çıkmıştık. Biz onun yanındayken bir bedevî kaba sesiyle: Muhammed! diye bağırdı.

Hz. Peygamber de onun sesine yakın bir sesle:

“Gel bakalım”, dedi.

Bedevîye dönerek:

Yazıklar olsun sana! Hz. Peygamber’in huzurunda bulunuyorsun. Kıs sesini! Yüksek sesle bağırmanı Allah yasakladı, dedim.

Bedevî:

Vallahi sesimi kısmam, dedi ve Resûl-i Ekrem’e: Birilerini seven, ama onlarla beraber olacak kadar iyiliği bulunmayan kimse hakkında ne dersin? diye sordu.

Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Bir kimse, kıyamet gününde, sevdikleriyle beraberdir.” safvân İbni Assâl sözüne devamla dedi ki: Hz. Peygamber bu konuda uzun uzun konuştu. Hatta bir ara batı taraflarında bulunan bir kapıdan bahsetti. “Kapı yaya yürüyüşüyle kırk yıl veya yetmiş yıl (yahut râvinin hatırladığına göre süvari gidişiyle kırk veya yetmiş yıl) genişliğindedir”, buyurdu.

Şamlı muhaddislerden Süfyân İbni Uyeyne şöyle dedi:

Allah gökleri ve yeri yarattığı gün, bu kapıyı tövbe için açık olarak yaratmıştır. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır.
Tirmizî, Daavât 98. Ayr ca bk. Tirmizî, Tahâret, 71; Nesâî, Tahâret 97, 113;ı İbni Mâce, Fiten 32