Arama Sonuçları diye nida

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/26318-diye-nida

NoHadis MetniKaynak
7313 Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehlibeytimden bir kişidir. O insanların ihtilaf ve içtimai sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar. O yeryüzünü, kendinden önce zulüm ve baskı ile doldurulduğu gibi, adalet ve insaf ile doldurur. Ondan yer ve gök ehli razıdır. Ve O malı "Sahâhan" olarak taksim eder. Dediler ki: "Sahâhan nedir?". Buyurdu ki: "Seviye üzere" demektir. Ve ümmeti Muhammed (s.a.s.)'in kalblerini zenginlikle doldurur ve adaleti onları ihata eder. O kadar ki bir munadiye: "Kimin ihtiyacı varsa bana gelsin" diye nida etmesi emrolunduğunda, bir kişiden başka kimse gelmez. O kimse istekte bulunur. O da "Sâdin'e (hazinedara) git, sana versin" der. O da gider ve: "Ben Mehdi tarafından kendisine istediği verilmesi için gönderilen kimseyim" dediğinde hazinedar: "Al " der. O da alır. Fakat aldığını taşımaya gücü yetmez. Bunun üzerine taşıyabileceğini alır, fazlasını geri bırakır. O malla çıkar ama sonra pişman olur ve: "Ümmeti Muhammed'den (s.a.s.) nefis cihetinden en aç gözlüsü herhalde benim. Onların hepsi de bu mala davet olundukları halde benden başkası buna icabet etmedi" diyerek aldığı malı iade etmek ister. Hazinedar da: " Biz verdiğimizi katiyyen geri almayız" der. Bu devir altı, yedi, sekiz veya dokuz sene devam eder. Bundan sonraki hayatta ise hayır yoktur.Ramuz el e-hadis, 7. sayfa, 7. hadis
8081 Kıyamet günü olduğunda, "Altmış yaşındakiler nerededir?" diye nida olunur. Bu öyle bir ömürdür ki, Allah Teala bu hususta: "Öğüt alacak kişinin alabileceği kadar bir ömür ile sizi yaşatmadık mı?" diye buyurmuştur.Ramuz el e-hadis, 60. sayfa, 5. hadis
8193 Git, insanlar arasında şöyle nida et: "Bir kimse yakinen inanarak veya ihlasla "Lâ ilâhe illallah" diye şehadet ederse onun için Cennet vardır.Ramuz el e-hadis, 67. sayfa, 9. hadis
9091 Kıyamet gününde bir münâdi nida eder: "Nerede ümmeti Muhammedin (s.a.v) fıkaraları, kalkın! Size kim Allah (z.c.hz) uğrunda bir şey verdi, yedirdi ve içirdi, eski veya yeni bir şey giydirdi ise, tutun elinden de götürün Cennete," Orada hiçbir kimse fakir kimse olmıyacak ki, arkadaşını kollamasın. Birisi diyecek ki: "Bu beni yedirdi.". Öbürü diyecek ki: "Bu beni içirdi". Böylece ümmeti Muhammed'in (s.a.v) fakirlerinden, küçük büyük bunu yapmıyan kalmaz ve böylece cemîan Cennete dahil olurlar.Ramuz el e-hadis, 142. sayfa, 8. hadis
9285 Haberiniz olsun ki, Ben, sizin için hayatım müddetince, sıdk makamındayım. Ben vefat ettikten sonra kabrimde, Surda birinci üfürmeye kadar "Ya Rabbi ümmetim ümmetim" diye nida eder dururum. Sonra benim kabul edilmiş olan duam, sura ikinci defa üfürülünceye kadar devam eder durur.Ramuz el e-hadis, 168. sayfa, 8. hadis
11574 Kıyamet günü adam babasının elini tutacak, isteyecek ki Cennete götürsün. Ateş ellerini kesecek ve nida olacak ki: "Âziz ve Celil olan Allah her müşrike Cenneti haram kılmıştır." Bunun üzerine o , yine diyecek ki: "Yarabbi babamdır. Yarabbi babamdır. Yarabbi babamdır." Onun üzerine babası çirkin bir suret ve kokmuş bir hale döndürülecek de artık o da babasına sahip olmayacak.Ramuz el e-hadis, 360. sayfa, 10. hadis
11634 Hiç birgün yoktur ki: "Ey adem oğlu, ben yeni bir mahlukum ve yaptığın işler hususunda üzerine şahidim. Öyle ise bende hayır işle ki onunla lehine şehadet edeyim. Eğer ben geçersem beni bir daha göremeszin." diye nida etmiş olmasın. Gece de bunun aynini söyler.Ramuz el e-hadis, 366. sayfa, 1. hadis
14380

Abdullah ibn Mes'ûd (Ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (Sav):

"Sizden herhangi birinizi müezzin Bilâl'ın ezan sesi sahur yemeğini yemekten men' etmesin! Çünkü Bilâl, şafaktan önce ezan okur -yâhud: Gece vakti nida eder-. Bunu teheccüd namazı kılanları sahur yemeği­ne döndürmek, ve uykuda olanlarınızı da sahur yemeğine uyandır­mak için okur. Fecr şöyle demek değildir" buyurdu da iki şehâdet parmağını kaldırarak ufukta görülen ve dikey ziyadan ibaret olan fecri kâzibe işaret etti.

Sonra Rasûlullah iki şehâdet parmağını yanyana getirerek:

— "Fecr, böyle olmaktır" buyurmuştur.

Yahya ibn Saîd el-Kattân iki avucunu birleştirip şöyle diye açık­layıp göstermiştir.

Ve yine Yahya el-Kattân, iki şehâdet parmaklarını uzatmış, ufuk­ta sağ ve sol taraftan uzatılıp yayılmış olan dikdörtgen şeklindeki fecri sâdık dediğimiz mustatil ziyâya işaret etmiştir

14398

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Tevbe ibnu Keysân el-Anberî şöyle demiştir: eş-Şa'bî bana:

— Sen Hasen Basrî'nin Peygamber(S)'den hadîs rivayet ettiğini gördün mü? Ben İbn Umer'in meclisinde ona yakın olarak iki sene yâhud ikibuçuk sene kadar oturdum da, ben İbn Umer'i şu hadîsten başka Peygamber'den hadîs tahdîs ederken işitmedim [27]: İbn Umer dedi ki: Peygamber'in sahâbîlerinden bâzı insanlar, içlerinde Sa'd ibn .Ebî Vakkas da var olduğu hâlde, bir et yemeye giriştiler. Tam bu sırada Peygamber'in kadınlarından bir kadın o et yemeye girişen top­luluğa:

—  O et bir keler etidir! diye nida etti.

Bunun üzerine sahâbîler o eti yemekten kendilerini tuttular. Bu­nun üzerine Rasûlullah:

—  "Ondan yiyin yâhud onu taam edin. Çünkü o halâldır -yâhud: "Onda sakınca yoktur"; râvî bu iki ta'bîrde şekk etmiştir- Lâkin ke­ler benim alışık olduğum yiyeceklerimden değildir" buyurdu

 
eş-Şa'bî