Arama Sonuçları Zina eden

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/13046-Zina-eden/10

NoHadis MetniKaynak
11430 Bir adama Ribadan isabet eden bir dirhem, islamiyet zamanında işlediği otuz üç Zinadan daha büyüktür.Ramuz el e-hadis, 346. sayfa, 11. hadis
11945 Haramdan malı olup da tasadduk edenin sadakası kabul edilmez. Bu ancak şuna, bir kadının Zinadan kazandığını hastalara vermesine benzer.Ramuz el e-hadis, 392. sayfa, 2. hadis
12620 Bir kimse Benim Ehli Beytimin, Ensarın ve Arabın hakkını tanımazsa o üç kişiden biridir: Ya münafıktır veya Zina mahsulüdür. Yahud da anası onu haram muameleden almıştır.(Hayız hali veya lohusalıkta.)Ramuz el e-hadis, 442. sayfa, 8. hadis
13138 "La ilahe illallah Muhammedür Resulallah" a şehaded eden bir müslümanın kanı, ancak şu üç halden biri sebebi ile helal olabilir: Zinakar dul (veya evli). Cana karşı can ve dinini terk etme, cemaatten ayrılma.Ramuz el e-hadis, 484. sayfa, 10. hadis
13139 Ehli kıbleden hiç bir kimsenin kanı helal olmaz, şunlar hariç; Öldürüp karşılığında öldürülen, Zinakar dul ve cemaatten ayrılan kimse.Ramuz el e-hadis, 484. sayfa, 11. hadis
14464

Ebû Hureyre (R) şöyle dedi: Ben Peygamber (S)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Sizden biriniz dişi kölesi Zina ettiği, aka­binde de Zinası (beyyine, gebelik veya ikrar ile) meydana çıktığında, efendisi onu (hürrenin cezasının yarısı olan) hadd cezası olmak üze­re, değnekle kamçılasın. Ve onu değneklemeden sonra Zinayı başına kakmasın. Sonra üçüncü defa Zina eder ve Zinası delille meydana çı­karsa, artık efendisi onu kıldan bir ip karşılığında bile olsa satsın"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 176
14463

Zeyd ibn Hâlid ve Ebû Hureyre (R) ikisi haber verdi­ler ki, kendileri Rasûlullah'tan işitmişlerdir: Rasûlullah'a, muhsan kılınmış hâldeyken Zina yapmayı âdet eden bir cariyenin hükmünden sorulmuştu. Rasûlullah (S): "O cariyeye değnek cezası uygulayın. Son­ra yine Zina ederse yine değnekleme cezası uygulayın. Sonra üçüncü yâhud dördüncü keresinde onu satınız" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 175
14411

Âişe (R) şöyle demiştir; Utbe ibnu Ebî Vakkas, karde­şi Sa'd ibnu Ebî Vakkas'a vasiyet edip:

— Zem'a'nın cariyesinin oğlu (Abdurrahmân), benim sulbümdendir, Bu çocuğu al, demiştir.

Âişe dedi ki: Mekke'nin fethi yılı olup Mekke'ye varıldığında, Sa'd ibnu Ebî Vakkas bu çocuğu yakaladı ve:

— Bu, kardeşim Utbe'nin oğludur. Bunun nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyet etmiştir, dedi.

Bunun zerine Abd ibnu Zem'a ayaklanıp:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.

Her iki taraf bu niza' ve husûmetlerini Peygamber'e sevk ettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkas:

— Yâ Rasûlailah! Bu çocuk, kardeşim Utbe'nin oğludur. Nese­binin kendisine katılması hususunda bana vasiyette bulunmuştu, dedi.

Abd ibnu Zem'a da:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.

Rasûlullah (S):

—  "Yâ Abd ibne Zem'a! Bu (Abdurrahmân), senin (kardeşin)dir" buyurdu.

Sonra da:

—  "Çocuk döşek sahibinindir. Zina eden erkeğe de mahrumi­yet düşer" dedi.

Sonra Peygamber husûmet sebebi olan bu çocuğun sîmâca Utbe'ye benzediğini görerek eşi Şevde bintu Zem'a'ya hitaben:

—   "Ey Sevde! Bundan sonra sen de bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu.

Artık bundan sonra bu Abdurrahmân, Sevde Allah'a kavuşun­caya kadar, Sevde'yi açık olarak görmemiştir

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 7