No | Hadis Metni | Kaynak |
8104 | Bir kulun günahları çok olup da onlara kefaret olacak amelleri de yoksa Allah o kulunu öyle bir hüzünle mübtela kılar ki, günahlarına kefaret olsun. | Ramuz el e-hadis, 61. sayfa, 15. hadis |
8141 | Bizden ve sizden cahiliyet ehlinden olan kimselerin kabrine uğradığınızda, onlara haber verin ki, ateşdedirler. | Ramuz el e-hadis, 64. sayfa, 4. hadis |
8148 | Kumar, satranç, tavla ve benzerleri gibi şu bir takım oyunları oynayan kimselere rastladığınızda, onlara selâm vermeyin. Şayet onlar selam vermişlerse selamlarını da almayın. | Ramuz el e-hadis, 64. sayfa, 11. hadis |
8383 | Hameleyi Kur'an'a (Kur'an'a sahip olanlara) ikram ediniz. kim ki onlara ikram ederse, Allah'a ikram etmiş olur. onlara hürmette de kusur etmeyin. Çünkü onlar Allah indinde Peygamberler gibidir. Yalnız kendilerine vahiy olunmaz. | Ramuz el e-hadis, 81. sayfa, 2. hadis |
8388 | Ulemaya hürmet edin. Zira onlar Peygamber varisleridir. kim ki onlara hürmet ederse, Allah ve Peygamberine hürmet etmiş olur. | Ramuz el e-hadis, 81. sayfa, 7. hadis |
8458 | Allah (z.c.hz.) Beni seçti. Benim için de ashabı seçti. Onlar bana yardımcı ve akraba olur. kim ki onlara fena söz söylerse. Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Kıyamette Allah, böyle kimselerden, ne farz ve ne de nafile ibadet kabul etmeyecektir. | Ramuz el e-hadis, 86. sayfa, 7. hadis |
8774 | İbrahim (a.s.) lraklılar hakkında beddua etmek istedi. Allah buyurdu ki: "Yapma, Ben onlara ilim ve kalblerine merhamet verdim." | Ramuz el e-hadis, 111. sayfa, 5. hadis |
8846 | Ümmetim, ümmeti merhumedir. Mağfiret olunmuştur. Allah Tealâ dünyadaki sıkıntıları onlara kefaret kılmıştır. Kıyamet günü gelince müslümanlardan her bir kimseye yahudi veya nasraniden bir fidye verilir. Ve kendine denir ki: "Bu ateşten senin fidyendir." | Ramuz el e-hadis, 117. sayfa, 9. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
8857 | Ehli Cehennemin o kısmı ki, Allah onları oradan çıkarmaz. Bunların yaşayışı ne ölüm, ne de hayattır. Allah'ın çıkarmak istedikleri ise, kömür haline gelinceye kadar öldürülür. Sonra çıkarılır. Cennet ırmağında tekrar canlandırılır ve sel yataklarında biten tohumlar gibi biterler. Cennettekiler onlara "cehennemlikler" diye hitab ederler. Bunlar da yalvarırlar. Allah da bu ismi onlardan kaldırır. | Ramuz el e-hadis, 119. sayfa, 1. hadis |