Arama Sonuçları ana baba

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/15275-ana-baba/70

NoHadis MetniKaynak
13010 Cahiliyyette ölen babalarınızla iftihar etmeyin. Nefsim yed-i kudretinde Olana kasem ederim ki, gübre kurtları cahiliyette ölen babalarınızdan (Kafir olandan) efdaldir.Ramuz el e-hadis, 475. sayfa, 2. hadis
13047 Kalbler birbirine yabancı olmadan, sözler birbirinden ayrılmadan ana-baba bir, kardeşler farklı dinlerden olmadıkça kıyamet kopmaz.Ramuz el e-hadis, 477. sayfa, 13. hadis
13111 Sizden hiç biriniz layıkı ile iman etmiş olmaz; Beni çocuğundan, ana babasından ve bütün insanlardan fazla sevmedikçe.Ramuz el e-hadis, 482. sayfa, 11. hadis
13153 Cennete, başa kakıcı, anaya-babaya asi olan, içkiye idmanlı olan, söz taşıyan, büyüye inanan giremez (Yani Cehennemde tımar görmeden.)Ramuz el e-hadis, 486. sayfa, 1. hadis
13269 Ey Busre her hatanda Allah (z.chz)ni zirket ki, Allah seni hatanın yanında mağfiretle zikretsin. Kocana itaat et, bu sana dünya ve ahiret hayrı olarak kafidir. ana-babana iyilik et ki evinin hayrı çok olsun.Ramuz el e-hadis, 496. sayfa, 1. hadis
13306 Ya Ammar (r.a), Allah (z.c.hz.)nin bir meleği vardır ki, ona bütün mahlukatın söylediğini dinlemek kabiliyetini vermiştir. Ben ölünce kıyamete kadar o kabrimde durur ve ümmetimden bir kimse Bana ne zaman salat getirse onu ismi ve baba ismi ile Bana bildirir de, der ki: "Ya Muhammed (s.a.v) falan sana şöyle şöyle salat eyledi." Bunun üzerine Rab, bu adama her bir salatına karşılık on salat eder.Ramuz el e-hadis, 499. sayfa, 4. hadis
13453 ana babasına asi olana: "İstediğin ibadeti yap sana mağfiret etmem" denir ve sadık olana da: "Bildiğini yap seni mağfiret edeceğim" denir.Ramuz el e-hadis, 513. sayfa, 2. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
14478

Ebû Yezîd Ma’n (ra) anlatıyor: babam Yezîd, sadaka olarak dağıtmak için birkaç dinar ayırmış ve onları camide birinin yanına koymuştu. Ben de gelip onları aldım ve babamın yanına gittim. Bunun üzerine babam, “Vallahi (ben o paraları) sana vermek istememiştim.” dedi. babamın da bulunduğu bir ortamda durumu Resûlullah’a arz ettim. Resûlullah : Yezîd, sen niyetinle sevap kazandın; Ma’n, sen de aldığın malı kazandın, buyurdu.

B1422 Buhârî, Zekât, 15
14468

Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn haber verip şöyle demiş­tir: Ben babam Ebû Cuhayfe'nin kan alma tedavisi yapan bir köle satın aldığını gördüm. (Ebû Cuhayfe emretti de bunun âletleri kırıl­dı.) Ben babama bu kan alma âletlerinin kırılma sebebini sordum. babam: Rasûlullah (S) kan alma bedelinden, köpek bedelinden, ka­dın kölenin (haram olan) kazancından nehyetti. Ve yine Rasûlullah döğme yaptırana, ribâ yiyiciye, ribâ kazancı yedincisine la'net etti; suret yapan musavvir kişiye de la'net etti, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 180