Arama Sonuçları edilen bir

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/1747-edilen-bir/10

NoHadis MetniKaynak
10878 Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki, o vakitte şu üç şeyden daha hayırlı bir şey olmayacak: "Helal para, kendisi ile ülfet edilen din kardeşi, amel edilen bir sünnet.Ramuz el e-hadis, 300. sayfa, 13. hadis
11373 Her bina sahibine vebaldir, ancak şu kadarı müstesna. -Eliyle yedi arşın kadar bir yeri gösterir- Her ilim de kıyamet günü sahibine vebaldir, amel edilen müstesna.Ramuz el e-hadis, 342. sayfa, 3. hadis
11584 İman temenni ile değil, tahalli (kılık-kıyafetle) de değildir. İman kalbte takdis edilen bir sırdır ki, onu ef'al ve hareket tasdik eder. İlim de iki türlüdür. Lisan ilmi, kalb ilmi. Faydalı olan kalb ilmidir. Lisan ilmi ise Allah (z.c.hz)'nin insan aleyhindeki hüccetidir. (ikincisi ise amelidir.)Ramuz el e-hadis, 361. sayfa, 10. hadis
11872 Hiç bir kul yoktur ki, yüzünde dünya umurunu görür iki gözü, kalbinde de ahiret umurunu görür iki gözü olmasın. Allah (z.c.hz.) bir kula hayır murad ettiğinde, onun kalbindeki iki gözünü açar da onlarla kul gayb da vaad edileni görür ve gayb ile gayba iman eder. birisi hakkında da bunun dışında murad ederse (hayır murad etmezse) onu kendi haline bırakır. Daha sonhra Resulallah şu ayeti okudu " Em alâ kulûbin akfâlihâ." (Kalblerinde kilitler mi var?)Ramuz el e-hadis, 385. sayfa, 11. hadis
12100 bir kimse günde yirmi beş veya yirmi yedi kere, erkek ve kadın müminlere dua ederse, o kimse kendisi için dünyaya rızık ihsan edilen ve duası kabul olanlardan olur.Ramuz el e-hadis, 403. sayfa, 3. hadis
14280

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:

bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana:

“Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.) Tirmizî, Kıyâmet 59

Tirmizî dışında bir rivayette de (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 307) şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ın emir ve yasaklarını gözet, O’nu önünde bulursun. Bolluk içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah’ı tanı ki O da darlığa düşünce (kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bil ki senin hakkında yazılmamış olan şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp (başkalarına) gitmez. Bil ki zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kolaylık da zorlukla birliktedir.”

Tirmizî, Kıyâmet 59
14332

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

“Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyor ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu.” Hz. Âişe diyor ki:

“Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim. Ben o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220