Arama Sonuçları mı Ya

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/21025-mi-Ya/800

NoHadis MetniKaynak
14463

Zeyd ibn Hâlid ve Ebû Hureyre (R) ikisi haber verdi­ler ki, kendileri Rasûlullah'tan işitmişlerdir: Rasûlullah'a, muhsan kılınş hâldeyken zina Yapmayı âdet eden bir cariyenin hükmünden sorulmuştu. Rasûlullah (S): "O cariyeye değnek cezası uygulayın. Son­ra yine zina ederse yine değnekleme cezası uygulayın. Sonra üçüncü yâhud dördüncü keresinde onu satınız" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 175
14465

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Hayber'e geldi. Nihayet Allah O'na (Kamus denilen) kal'ayi açtığı zaman kendisine Huyey ibn Ahtâb'ın kızı Safiyye'nin güzelliği zikr olundu. Safiyye yeni evlenmiş bir gelin iken, Safiyye'nin kocası öldürülmüş idi. Rasûlullah ganimetten payı olarak Safiyye'yi kendisi için seçip aldı ve Safiyye ile yola çıktı. Nihayet bizler Medine Yakınında Seddu'r-Ravhâ denilen yere ulaştık. Safiyye işte orada hayzından temizlenip halâl oldu ve Peygamber, Safiyye ile evlendi. Sonra Peygamber ta­baklanş ve yere Yayılan küçük bir deri üzerinde hurma, Yağ ve keş karışığı "hays" denilen bir yemek Yapıp hazırlattı. Sonra Rasülullah (nikâhı şöhretlendirmek için) ben Enes'e: "Etrafındaki insanlara bil­dirip i'lân et" buyurdu. İşte bu hurma, Yağ ve yoğurt kurusu karışı­ğı, Rasûlullah'ın Safiyye üzerine Yaptığı düğün aşı oldu. Sonra Medine'ye doğru yola çıktık.

Enes dedi ki: Ben Rasûlullah'ı gördüm ki, bir abayı binek deve­sinin hörgücü üzerine, kendi arka tarafına Safiyye için doluyor, son­ra devesinin Yanına oturuyor, akabinde dizini koyuyor, bu sırada Safiyye de kendi aYağını Peygamber'in dizi üzerine koYarak deveye biniyordu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 177
14470

eş-Şa'bî şöyle demiştir: Ben Adiyy ibn Hâtim'den sor­dum. O da: Ben Rasûlullah(S)'tan mi'râdla avlanmanın hükmünü sor­dum:

—  "Mi'râdın keskin tarafını isabet ettirdiğin zaman onu ye! Mi'râdın enli tarafını isabet ettirdiğinde bununla avı öldürdüysen, işte bu vekîzdir, artık onu yeme!" buyurdu.

(Adiyy dedi ki:)

—  Ben köpeğimi av üzerine salarım, dedim. Rasûlullah:

—  "Av köpeğini Besmele çekerek salıverdiğin zaman o avın eti­ni ye!" buyurdu.

Ben:

— Bu av köpeği avı tuttuktan sonra yerse? diye sordum. Rasûlullah:

—  "Bu hâlde yeme! Çünkü köpek avı senin için tutmaştır, ancak kendi nefsi için tutmuştur" buyurdu.

Ben:

— Ben köpeğimi av yüzerine gönderiyorum da onun Yanında başka bir köpek buluyorum? dedim.

Rasûlullah:

—  "O zaman o avdan yeme. Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Besmele çektin, diğer köpek üzerine Besmele çekmedin!" bu­yurdu

Buhari - KITABU'Z-ZEBAIH VE'Ş-SAYD - 2
14477

Ebû Abdullah Câbir b. Abdullah el-Ensârî (ra) anlatıyor: Bir askeri seferde Peygamber ile beraberdik. Resûlullah: Medine’de kalan öyle kişiler var ki, gittiğimiz her yerde ve geçtiğimiz her vadide (niyetleri sayesinde) sizinle beraberdiler, onları (orduYa katılmaktan) hastalıkları alıkoydu, buyurdu. Başka bir rivayet de “Onlar sizinle aynı mükâfatı alırlar.” şeklinde ifade edilmiştir. Buhârî’nin rivayetine göre Enes (ra) şöyle demiştir: Peygamber’le Tebük Seferi’nden dönüyorduk; Peygamber şöyle buyurdu: Bazı kimseler bizimle gelemedi ve arkazda Medine’de kaldılar. Geçtiğimiz her boğazda ve vadide onlar (niyetleri sayesinde manen) bizimle beraberdi. Onları, (orduYa katılmaktan) mazeretleri alıkoydu.

M4932, M4933 Müslim, İmâre, 159; B2838, B2839 Buhârî, Cihâd, 35
14478

Ebû Yezîd Ma’n (ra) anlatıyor: Babam Yezîd, sadaka olarak dağıtmak için birkaç dinar ayırş ve onları camide birinin Yanına koymuştu. Ben de gelip onları aldım ve baban Yanına gittim. Bunun üzerine babam, “Vallahi (ben o paraları) sana vermek istememiştim.” dedi. Baban da bulunduğu bir ortamda durumu Resûlullah’a arz ettim. Resûlullah : Yezîd, sen niyetinle sevap kazandın; Ma’n, sen de aldığın malı kazandın, buyurdu.

B1422 Buhârî, Zekât, 15
14479

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan
Ebû İshâk Sa’d b. Vakkâs (ra) anlatıyor:
Veda Haccı senesinde Resûlullah, ağır hastalığım sebebiyle beni ziYarete
geldi. Ben:
–Yâ Resûlallah, hastalığın ne kadar ilerlediğini görüyorsun. Ben zengin
biriyim ve bir kızımdan başka da mirasçım yok. Malın üçte ikisini sadaka
olarak dağıtayım , dedim.
–Hayır, öyle Yapma, buyurdu.
Yarısını vasiyet edeyim, dedim. Peygamber yine:
–Hayır, dedi.
–Yâ Resûlallah, malın üçte birini vasiyet edeyim mi, dedim.
–Evet, üçte biri yeterlidir, hatta üçte biri bile çoktur; zira mirasçılarını zengin
olarak bırakman, onları halka el açacak bir hâlde fakir bırakmandan daha
hayırlıdır. Allah rızasını gözeterek eşinin ağzına koyduğun lokmaYa varıncaYa
kadar, onlar için Yaptığın her türlü harcamadan dolayı sevap kazanırsın,
buyurdu. Bunun üzerine:
–Yâ Resûlallah, ashâb seninle Medine’ye dönerken ben Mekke’de kalacak
yım, diye sordum. Resûl-i Ekrem:
–Mekke’de kalmaYacaksın, daha YaşaYacak ve Allah rızası için iyi şeyler
YapmaYa muvaffak olacak ve yükseleceksin. Allah’ın seni uzun ömürlü
kılmasını dilerim. (Senin fetihlerinle) Müslümanlar fayda görsün ve inkârcılar
zarara uğrasın. Yâ Rabbi, ashâbın hicretlerini tamamla ve onları geriye
çevirme. Asıl zavallı olan Sa’d b. Havle’dir, buyurdu.
Mekke’de öldüğü için Resûlullah ona hep acırdı.
(

B1295 Buhârî, Cenâiz, 36; M4209 Müslim, Vasiyye, 5
14483

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Kişinin (camide) cemaatle kıldığı namaz, evinde veYa dükkanında kıldığı
namazdan yirmi küsur kat üstündür. Şayet bir kimse güzelce abdest alır,
sırf namaz kılmak maksadıyla camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı
her adımla onun derecesi yükselir ve günahı bağışlanır. Camiye girince de
namaz için oturduğu müddetçe sanki namazdayş gibi sayılır. Namazı
kıldığı yerde kaldıkça kimseye sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı
(Yahut günah işlemediği) takdirde, melekler onun için şöyle dua eder:
“Allah’ım, sen bu kişiye rahmet et. Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, onun
tövbesini kabul et.”
 

(M1506 Müslim, Mesâcid, 272; B477 Buhârî, Salât, 87)