Arama Sonuçları ağacın

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/25856-agacin/10

NoHadis MetniKaynak
11086 "Kara heliylec" e devam edin. Onu için. Zira o, Cennet ağacındandır. Tadı acıdır. Lakin her derde devadır.Ramuz el e-hadis, 318. sayfa, 9. hadis
11923 Mü'minin misali ekindir. Rüzgar onu eğmekte devam eder, mü'mine de bela gelmekte devam eder (Sallantısız olmaz, belası eksik olmaz). Münafıkın misali ise fıstık ağacına benzer. Kazık gibidir. Hiç sallanmak bilmez, nihayet bir balta yiyesiye kadar öyle gider.Ramuz el e-hadis, 390. sayfa, 6. hadis
12160 Kim müslüman kişinin hakkını yalan yemin ile alırsa, Allah ona Cehennemi vacib, Cenneti ise haram kılar. Bir adam dedi ki: "Ya Resulallah bu az bir şey olsa da mı?" Buyurdu ki: "Misvak ağacından bir dal parçası olsa da."Ramuz el e-hadis, 408. sayfa, 1. hadis
12482 Bir hayvanın ayağını kesen kimsenin mevcud ecrinin dörtte biri gider. Yaş hurma ağacını yakan kimsenin ecrinin dörtte biri gider. Ortağına hiyanet eden kimsenin ecrinin dörtte biri gider. Emirine isyan eden kimsenin ise, ecrinin tamamı gider.Ramuz el e-hadis, 431. sayfa, 2. hadis
12736 Cennetteki hurma ağacının dalları kırmızı altındır, sapları yeşil zümrüttür yaprakları ipek gibidir, meyvası kulle gibi iri taneli, kaymaktan yumuşak ve çekirdeksizdir.Ramuz el e-hadis, 451. sayfa, 4. hadis
12895 Salahı zahir oluncaya kadar meyva (ağacında iken) satılmaz.Ramuz el e-hadis, 466. sayfa, 2. hadis
13105 ağacındaki meyvadan dolayı ve "cumardan" (hurma göbeği) dolayı el kesilmez. (Çalıp yemekte ve on dirhemden az da el kesmek yok diye ilave var.)Ramuz el e-hadis, 482. sayfa, 5. hadis
14485

Enes ibn Mâlik (R), Peygamber(S)'in, salâhı meyda­na çıkıncaya kadar meyve satışından; ve yine alacalanıncaya kadar meyveli hurma ağacını satmaktan nehyettiğini tahdîs etmiştir. "Yezhu" lâfzının ma'nâsi nedir? denildi. Kızarması yâhud sararmasıdır, dedi  

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 142
14232

“Herhangi birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:

- Allahım! Sen benim kulumsun; ben de senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.”

Müslim, Tevbe 7. Ayr ca bk.Tirmizî, K yâmet 49, Daavât 99; bni Mâce
14450

Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip ona Peygamber'in minberini soruyorlardı. Sehl (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) fulanca kadına - Sehl o kadının ismini söylemiştir- şöyle haber gönderdi: "Marangoz olan kölene emret de benim için insan­lara hitâb ettiğim zaman üzerine oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın' buyurdu. Bunun üzerine kadın, o kölesine emretti. Köle de Gâbe ormanlığının ılgın ağacından onu yapıyordu. Sonra bu tahta­ları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlullah'a yolladı. Rasûlul­lah onların kurulmasını emretti de bunlar yerine konuldu. Müteakiben de Rasûlullah (va'z ve hutbe için) minber üzerine oturdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 46