No | Hadis Metni | Kaynak |
10879 | Ümmetime yakında bir zaman gelir ki, Kuran okuyacak çok, fakihler az olur. İlim kabz olunur. Kargaşalık çoğalır. Ondan sonra bir zaman gelir ki, ümmetimden bir takım adamlar Kur'an okurlar ama bu, gırtlaklarını geçmez. Bundan sonra yine öyle bir zaman gelir ki, müşrik müminle aynı mevzuda söylediğinin mislinde mücadele eder. | Ramuz el e-hadis, 301. sayfa, 1. hadis |
10890 | Ümmetime, yakında geçmiş ümmetlerin hastalığı isabet eder: Dünya nimetinden neşelenmek(batıl ile ferahlanmak ve tekebbür) tuğyan ve kin, mal ve evlat çoğaltma, haksız düşmanlık, husumet ve haddi aşan bir hased (ki neticesi mukateledir). | Ramuz el e-hadis, 302. sayfa, 5. hadis |
11145 | Alimin abid üzerine efdaliyeti, Benim sizin en aşağınıza efdaliyetim gibidir. Allah (z.c.hz.), melekleri, yuvasındaki karıncaya ve balığa varıncaya kadar yer ve gök ehli insanlara hayır öğretene selat ederler. (Peygamberimize biri alim, diğeri abid iki kimseden bahsolunduğunda yukarıdaki hadis varid oldu.) | Ramuz el e-hadis, 323. sayfa, 1. hadis |
11207 | Aziz ve Celil olan Allah buyuruyor: "Ey Adem oğlu! Ancak Bana kul olup, Bana ibadet ettiğin, her şeyi Benden umduğun ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmadığın müddetçe, sende olan şeyi affederim. Eğer sen yer ve gök dolusu hata ve günahla Beni karşılasanda, Ben seni onların dolusu mağfiretle karşılarım ve seni affederim. Günahının çok oluşuna ehemmiyet vermem." | Ramuz el e-hadis, 328. sayfa, 9. hadis |
11337 | Günahın keffareti, pişman olmaktır. Eğer siz günah yapmasaydınız, Allah günah yapan bir kavim getirir ve onları mağfiret ederdi. | Ramuz el e-hadis, 339. sayfa, 15. hadis |
11425 | Hiç şüphe yok ki; arz, cevir ve zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah ehli Beytimden ismi Benim ismimde babasının ismi Babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı adaletle ve nasafetle doldurur. Önce zulm ve cevirle dolduğu gibi. O zaman gök yağmurunu, yer mahsulünü esirgemiyecek ve O aranızda yedi, sekiz çok çok dokuz vakit duracak. (Ay veya sene) | Ramuz el e-hadis, 346. sayfa, 6. hadis |
11462 | Ölüm haline gelenlerinize "Lâ ilâhe illallah" şehadetini telkin edin. Kim bunu ölürken söylese Cennet ona vacip olur. Dediler ki: "Ya Resulallah sağlığında söylerse? " Buyurdu ki: "Bu kelime daha iyi hak ettirir. Nefsim yed'i kudretinde olana yemin ederim ki semavat, arz ve onlarda olanlar, arasındakiler ve altındakiler getirilseler, mizanın bir kefesine konulsalar, "Lâ ilâhe illallah" şehadeti ise diğer kefeye konulsa, muhakkak onlar ağır basardı. | Ramuz el e-hadis, 349. sayfa, 3. hadis |
11477 | Bir kavim mallarının zekatını menederlerse, bu sebebden rahmetten mahrum edilirler. Bu hayvanlar olmasa onlar hiç rahmet görmezlerdi. | Ramuz el e-hadis, 351. sayfa, 10. hadis |
11488 | Nuh (a.s.)'ı Allah kavmine Peygamber olarak gönderdiğinde o, iki yüz elli yaşında idi. Dokuzyüz elli sene kavmi arasında yaşadı. Ve tufandan sonra da ikiyüz elli sene daha yaşadı. Melekül Mevt ona geldiğinde dedi ki: "Ey Nuh (a.s.) ey Peygamberlerin en büyüğü, ey uzun ömürlü ve ey duası kabul olan! Dünyayı nasıl gördün?" Buyurdu ki: "Şu adam gibi ki, kendisine iki kapısı olan bir ev yapılmışta, birinden girmiş diğerinden çıkmıştır." | Ramuz el e-hadis, 353. sayfa, 2. hadis |
11497 | Sakınmak, kaderden kurtulmaya fayda vermez. Lakin dua fayda eder. Başa gelene de henüz gelmiyene de. Şu halde ey Allah'ın kulları, duaya sarılın. | Ramuz el e-hadis, 354. sayfa, 3. hadis |