Arama Sonuçları bir yerden

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/35178-bir-yerden/10

NoHadis MetniKaynak
12165 bir kimse çok istiğfar ederse, Aziz ve Celil olan Allah onu her hemden kurtarır ve her sıkıntıdan halas eder ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.Ramuz el e-hadis, 408. sayfa, 6. hadis
12198 bir kimse başka taraftan kesilip Allah'a teveccüh ederse, Allah (z.c.hz.) onu her hususta korur ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim de dünyaya teveccüh ederse, Allah onu dünyaya bırakır.(Değirmen başında döner)Ramuz el e-hadis, 410. sayfa, 10. hadis
12612 bir kimse istiğfara mülazemet ederse, Allah (z.c.hz.) ona her darlıktan bir çıkış verir. Her kaygıdan azade eder. Rızkını da ummadık yerden verir.Ramuz el e-hadis, 441. sayfa, 12. hadis
12655 bir kimse bir müslüman kardeşinin hacetinde yürürse, ayrıldığı yerden dönünceye kadar Allah ona attığı her adımda yetmiş sevap yazar ve ondan yetmiş günah silinir. Eğer o iş onun aracılığı ile görülürse annesinden doğduğu gibi günahlarından çıkar. O sırada ölürse hesapsız Cennete girer.Ramuz el e-hadis, 444. sayfa, 13. hadis
13265 Ey insanlar, Allah'tan korkusunu kendinize re'sul mal edinirseniz rızık size sermayesiz v e ticaretsiz gelir. Sonra şu mealdeki ayeti okudu; "Kim Allah'dan korkarsa Allah ona (helal ve taata) bir çıkış yaratır ve ummadığı yerden de onu rızıklandırır."Ramuz el e-hadis, 495. sayfa, 7. hadis
13399 Deccal, Horasan denilen yerden çıkar, ona bir kavim tabi olur ki yüzleri meşin gibidir.Ramuz el e-hadis, 508. sayfa, 2. hadis
13529 Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi.Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis
13814 Oruçlu olduklarında birine emrederlerdi, yüksek bir yerden güneşin battığını haber versinler diye, "Güneş battı" deyince de iftar ederlerdi.Ramuz el e-hadis, 539. sayfa, 11. hadis
14074 "Sugyâ" denilen yerden tatlı su getirilmesinden hoşlanırlardı. Diğer bir lafızda ise; Sugyâ kuyusundan kendisi için tatlı su getirilirdi denilmektedir.Ramuz el e-hadis, 555. sayfa, 5. hadis
14226

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler:

Allahım! Ona merhamet et!

Allahım! Onu bağışla!

Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.”

Buhârî, Salât 87, Ezân 30, Büyû` 49; Müslim, Tahâret 12, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14