Arama Sonuçları var Benim

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/50457-var-Benim/30

NoHadis MetniKaynak
11794 Benimle dünya arasında ne var? Allah'a yemin ederim ki, Benimle dünyanın misalı, sıcak bir günde bir yolcunun, günün bir saatinde bir ağaç gölgesinde konaklayıp sonra da yoluna devam etmesi gibidir. (Peygamberimiz s.a.s. bir hasır üzerine yaslanmışlardı da hasır vücudunda iz yapmıştı. Hz. Ömer r.a. "iyice bir döşek alsaydınız ya" dedi. Bu hadis varid oldu.)Ramuz el e-hadis, 378. sayfa, 5. hadis
11917 Maîşeti müşkilleşmiş bir kimsenin evinden çıktığında şunu demesine ne mani var?: "Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allahümme raddinî, bi kadâike ve bâriklî fîmâ kuddiralî hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahharte ve te'hîra mâ acelte." (Allah adı ile başlar, nefsimi, malımı ve dinimi korumasını ondan dilerim. Allahım ilahi kazana beni razı kıl ve Benim için takdir olunanı bana mübarek eyle, Ta ki senin te'hir ettiğin şeyin acilen olmasını ve acilen verdiğin şeyin de sonraya kalmasını istemiş olmayayım.Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 10. hadis
11943 Bu ümmetin misali şu dört kimsenin misaline benzer: Allah'ın kendisine mal ve ilim verdiği adam gibi ki, ilmi ile amel eder, malının hakkını öder. Allah'ın kendisine ilim verip mal vermediği adam gibi ki o şöyle der: "Şunun malının benzeri Benim olsaydı onunla amel ederdim." Bu adamın durumu amel edenin misalidir ki, her ikiside ecirde müsavidir. Allah'ın kendisine mal verip ilmi vermediği adam ki, o malını berbat eder ve hakkını gayriye harcar. Bir adam da vardır ki, Allah ona ilim de mal da vermemiştir. O şöyle söyler: "Benim de olsaydı bende şöyle harcandım" Bunun durumuda malını berbat eden kimseye benzer ki, bunlarda günahta müsavidir.Ramuz el e-hadis, 391. sayfa, 13. hadis
12606 Bir kimse kasden Benim üzerime yalan isnad ederse, Cehennemin iki gözü arasında yerini hazırlasın. Dediler ki: "Ya Resulallah Senden hadis naklediyor amma ziyade ediyor ve eksiltiyor." Buyurdu ki: "Benim size kastım bu değildir. Benim kastım, müslümanlığa leke atmak maksadı ile yalan hadis nakledenler içindir. Dediler ki: "Cehennemin gözü de var mı?" Buyurdu ki: "Evet, Siz onu şöyle söylerken işitmediniz mi?" "Cehennem onları uzaktan gördüğünde" mealindeki ayeti duymadınız mı? O onları iki gözü ile görmez mi? buyurdu.Ramuz el e-hadis, 441. sayfa, 6. hadis
12745 Allah (z.c.hz.) o kulu mesrur etsin ki, Benim kavlimi işitti, iyi dinledi, onu belledi ve onu bilmiyenlere anlattı. Nice fakih vardır ki, fakih değildir. Nice fıkıh hamili de kendinden daha fakih olana hadisi aktarabilir. Üç şey vardır ki, onların aleyhine müslüman kişinin kalbinde gılli-gış yoktur: Allah için yapılan amelin ihlası; Müslümanların imamlarına hayırhah olmak; Müslüman cemaatinden ayrılmamak. Eğer sen onlara dua edersen, o arkalarından onlara yetişir.Ramuz el e-hadis, 452. sayfa, 4. hadis
12985 Kimseden bir şey isteme, sana Cennet var. Kızıma, gene Cenneti hak edersin. Güneş batmdan günde yetmiş kere istiğfar et. Allah senin yetmiş senelik günahını affeder. Dedi ki: "Benim yetmiş senelik günahım yok." Buyurdu ki; Ev halkın için. Dedi ki: "Ev halkımın da yoksa?" Buyurdu ki, komşuların için.Ramuz el e-hadis, 473. sayfa, 1. hadis
12987 Beyaz horoza sövmeyin. Zira o Benim, Ben de onun dostuyum. Onun düşmanı Benim düşmanımdır. Beni Hak olarak baas Edene yemin ederim ki, Adem oğlulları onun yanında olanı bilse, onun tüyünü ve etini altın, gümüşle alırlardı. O, sesinin gittiği yere kadar cinni kovar.Ramuz el e-hadis, 473. sayfa, 3. hadis
13472 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Benim yolumda mücahid olan kimse Benim uhdemdedir. Ruhunu Kabzedersem onu Cennete varis ederim. Memleketine döndürürsen sevab veya ganaimle döndürürüm." (Ganimette ecirsiz değil.)Ramuz el e-hadis, 515. sayfa, 2. hadis
14048 Bir kadına talib olunca şöyle derlerdi: Senin için şu şu ve Saadın "Cefne"si vardır (bir sini). Her nereye gidersen o Benimle beraber sana gelir.Ramuz el e-hadis, 553. sayfa, 12. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100