Arama Sonuçları O katı

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/51402-O-kati/90

NoHadis MetniKaynak
13239 Ey Ebu Rezin Siz ayın On dördünde mehtabı izdihamsız görmüyOr musunuz? Halbuki O Allah'ın yarattıklarından bir mahluktur. Allah ise mahlukatından çOk yüksektir. (Kıyamet gününde Rabbımızı görebilecek miyiz ve bunu ne ile istidlal ederiz diye sOrulduğunda yukarıki hadis varid Oldu)Ramuz el e-hadis, 493. sayfa, 2. hadis
13306 Ya Ammar (r.a), Allah (z.c.hz.)nin bir meleği vardır ki, Ona bütün mahlukatın söylediğini dinlemek kabiliyetini vermiştir. Ben ölünce kıyamete kadar O kabrimde durur ve ümmetimden bir kimse Bana ne zaman salat getirse Onu ismi ve baba ismi ile Bana bildirir de, der ki: "Ya Muhammed (s.a.v) falan sana şöyle şöyle salat eyledi." Bunun üzerine Rab, bu adama her bir salatına karşılık On salat eder.Ramuz el e-hadis, 499. sayfa, 4. hadis
13375 Adem Oğlu kıyamet günü getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayin edilir. Eğer mizanı ağır gelirse melek mahlukatın duyacağı bir sesle şöyle nida eder: "Filan kimse bundan sOnra ebedi Olarak şekavete düşmeyecek bir saadetle said Oldu." Eğer mizanı hafif gelirse, melek gene mahlukatın işiteceği bir sesle, şöyle nida eder: "Falan kimse bundan sOnra said Olmayacak bir şekavette şaki Oldu"Ramuz el e-hadis, 505. sayfa, 8. hadis
13420 Ehli Cennetten bir adam, dört bin bakire, sekiz bin dul ve yüz huri ile tezevvüc eder. Bunlar her yedi günde bir tOplanır ve mislini mahlukatın duymadığı kOrunmuş bir sesle şöyle derler: "Biz ebediyiz, fena bulmayız. Biz nimetlendirilmişleriz, zelil Olmayız. Biz razı kimseleriz kızmayız. Biz ikamet ehliyiz, göç görmeyiz. Müjdeler Olsun bizim efendimiz Olana, bizim kendisinin Olduğumuz kimseye."Ramuz el e-hadis, 510. sayfa, 1. hadis
13484 Rab tebareke ve teala buyurur: "Kimi Kur'an ve Benim zikrim, Benden istemekten meşgul ederse, Ona, isteyenlere verdiğimin en efdalini veririm." Allah'ın kelamının sair kelamlara fazileti, Allah'ın bütün mahlukatına üstünlüğü gibidir.Ramuz el e-hadis, 516. sayfa, 5. hadis
13485 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Bir kimse mahlukatımdan zaif bir kimseye bir iyilikte bulunur da, Onun da kendisini mükafatlandırmaya gücü yetmezse, Ona karşılık kendisini mükafatlandıracak Olan bizzat Ben Olurum."Ramuz el e-hadis, 516. sayfa, 6. hadis
13739 Sabah namazının sOn rikatında başını rükudan kaldırdıklarında "kunut" Okurlardı.Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 10. hadis
13886 Efendimiz (s.a.v)'in bir kılıcı vardı. Kabzası ve kınının ucu gümüş işlemeli idi. Ayrıca gümüşten halkaları vardı, ismine "Zülfikar" denilirdi. Ok ve yayı vardı, ismine "Zessedat" denirdi. Ok mahfazası vardı, ismine "Zelcuma" denirdi. Bakır işlemeli bir zırhı vardı, Ona "Zatül fudul" denirdi. Kargısı vardı, "Enneb'âü" denirdi. Kalkanı vardı, "Zagan" denirdi. Al bir atı vardı, adına "Mürtecis" denirdi. Yağız bir atı vardı, Ona "Sekıb" denirdi. Bir eğeri vardı, Ona "raac" adı verilirdi. BOz bir katırı vardı, Ona "Düldül" denirdi. Bir devesi vardı, "Kusva" denilirdi. Bir merkebi vardı, Ona "Yafur" denirdi. bir yaygısı vardı, "kez" denilirdi. Bir harbisi vardı Ona "Nemr" denirdi. Bir ibriği vardı, Ona "Sadr" adı verilirdi. Bir aynası vardı, Ona "Midelle" adı verilirdi. Bir makası vardı, Ona "Câmi' " denilirdi. Beyaz bir çubuğu vardı, Ona da "Memşûk" denilirdi.Ramuz el e-hadis, 544. sayfa, 10. hadis
14216

Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mekke fethinden sOnra artık hicret yOk; fakat cihad ve niyet vardır. Allah yOlunda savaşa çağırıldığınız zaman hemen katılın.”

Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 45, Cihâd 1, 27, 184; Müslim, Hac 445, İmâret 85. Ayrıca bk. Tirmizî, Siyer 32; Nesâî, Bey`at 15
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yOlculuğa çıktılar. Akşam Olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kOpan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çOk yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çOluk çOcuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, Onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. ÇOcuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyOrlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çOk seviyOrdum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de Onu O kadar seviyOrdum). Ona sahip Olmak istedim. Fakat O arzu etmedi. Bir yıl kıtlık Olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla Ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip Olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kOrk! Dinin uygun görmediği bir yOlla beni elde etme! En çOk sevip arzu ettiğim O Olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçOk işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de Ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, kOyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyOrum, diye cevap verdim. Bunun üzerine O, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; Onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100