Arama Sonuçları Ev halkın

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/535-Ev-halkin/20

NoHadis MetniKaynak
12819 Nefsim yed-i kudretinde Olana kasem ederim ki, dünya Allah (z.c.hz.) ne bu leşten kıymetsizdir. Eğer Allah indinde dünyanın hardal tanesi ağırlığı kadar kıymeti olsaydı, dünya nimetlerini halkından ancak Evliyasına ve dostlarına hasrederdi.Ramuz el e-hadis, 459. sayfa, 4. hadis
12874 halkın mallarının kıymetlerini seçip almayın. Yaşlı dEveyi de, gencini de ayıplısını da alın (zekat hususunda)Ramuz el e-hadis, 464. sayfa, 7. hadis
12928 Hain erkek ve kadının, had vurulmuş erkek ve kadının, kardeşine kini olanın, yalancı şahidliği tecrübe edilenin, Ev halkına tabi olanların (hizmetçiler gibi) akrabalık olması ve velilik ihtimali olanın şehadetleri caiz olmaz.Ramuz el e-hadis, 468. sayfa, 8. hadis
12985 Kimseden bir şey isteme, sana Cennet var. Kızıma, gene Cenneti hak edersin. Güneş batmdan günde yetmiş kere istiğfar et. Allah senin yetmiş senelik günahını affeder. Dedi ki: "Benim yetmiş senelik günahım yok." Buyurdu ki; Ev halkın için. Dedi ki: "Ev halkımın da yoksa?" Buyurdu ki, komşuların için.Ramuz el e-hadis, 473. sayfa, 1. hadis
13322 Ya Aişe (r.a) Bana rıfk ile muamele yap, zira Allah bir Ev halkına iyilik murat ettiğinde onlara rıfk kapısını gösterir.Ramuz el e-hadis, 500. sayfa, 8. hadis
13499 Ramazanda bir seda olur. (manası anlaşılır) ŞEvvalde de bir seda olur. (manası anlaşılmaz) Zülkade de kabileler birbiri ile çarpışır. Zilhilcce'de hacılar talana uğrar. Muharrem'de gökten şöyle nida olur: "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'ın halkının hayırlarındandır. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz."Ramuz el e-hadis, 518. sayfa, 5. hadis
13517 Efendimiz (s.a.s.) halkın ezasına fEvkalade sabırlı idiler.Ramuz el e-hadis, 519. sayfa, 12. hadis
13715 Son on gün girdiğinde elini eteğini toplar geceyi ihya eder ve Ev halkını uyandırırlardı.Ramuz el e-hadis, 533. sayfa, 2. hadis
13941 Hemen hemen Ev halkından bayram namazına çıkmayan bırakmazlardı.Ramuz el e-hadis, 547. sayfa, 11. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere Evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce Ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok sEviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar sEverse, ben de onu o kadar sEviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sEvip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün dEveler, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cEvap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100