No | Hadis Metni | Kaynak |
13501 | Ahir zamanda bir kavim sultanın huzuruna varır. Sultanlar Allah'ın emriyle hareket etmezler, onlar da nehyetmezler. Allah'ın laneti işte bunların üzerine olsun. | Ramuz el e-hadis, 518. sayfa, 7. hadis |
13505 | Cuma günü on iki saattir. Ondan bir saat vardır ki, o saatte mü'min bir kul Allah Tealadan ne isterse Allah onu kendisine verir. Öyle ise bunu ikindinin son saatlerinde arayın. | Ramuz el e-hadis, 518. sayfa, 11. hadis |
13613 | Kendisine veya ashabından birisine göz ağrısı isabet ettiğinde, şu kelimelerle dua buyururlardı: "Yarabbi beni gözümden faydalandır. Onu bana varis et. Düşmanın zararının benden uzaklaştığını bana göster. Ve bana zulmedene karşı bana yardım et. | Ramuz el e-hadis, 526. sayfa, 1. hadis |
13647 | Bir emir gönderdiklerinde: "Hutbeyi kısa, sözü az et. Zira teshir mahiyetinde sözler vardır" buyururlardı. (Mukaddemeyi uzun etmemek) | Ramuz el e-hadis, 528. sayfa, 6. hadis |
13685 | Evden çıktıklarında: "Bismillâhi't-tüklânu 'alellâhi, Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi": (Allah'ın adıyla, itimad ancak Allah'adır. Ne men edici ne de yapıcı bir kuvvet vardır, ancak Allah'a mahsustur) diye buyururlardı. | Ramuz el e-hadis, 530. sayfa, 10. hadis |
13708 | Evine girdiklerinde, "Yanınızda yenecek bir şey var mı?" diye sorarlardı. Bir şey olmadığı söylenince de, "Ben oruçluyum" buyururlardı. (Öğleden evvel) | Ramuz el e-hadis, 532. sayfa, 7. hadis |
13770 | Sabah namazını kıldıktan sonra yüzünü halka döner ve cemaate "İçinizde hastası olan var mı, onu ziyaret edeyim", "hayır" dediklerinde, "İçinizde cenazesi olan var mı, onu teşyi edeyim", "Hayır" dediklerinde, "İçinizde bir rüya gören varsa onu bize anlatsın" buyururlardı. | Ramuz el e-hadis, 536. sayfa, 12. hadis |
13815 | Rükua veya secdeye vardıklarında şöyle derlerdi: "Subhâneke ve bi hamdike estağfiruke ve etûbu ileyke." | Ramuz el e-hadis, 539. sayfa, 12. hadis |
13886 | Efendimiz (s.a.v)'in bir kılıcı vardı. Kabzası ve kınının ucu gümüş işlemeli idi. Ayrıca gümüşten halkaları vardı, ismine "Zülfikar" denilirdi. Ok ve yayı vardı, ismine "Zessedat" denirdi. Ok mahfazası vardı, ismine "Zelcuma" denirdi. Bakır işlemeli bir zırhı vardı, ona "Zatül fudul" denirdi. Kargısı vardı, "Enneb'âü" denirdi. Kalkanı vardı, "Zagan" denirdi. Al bir atı vardı, adına "Mürtecis" denirdi. Yağız bir atı vardı, ona "Sekıb" denirdi. Bir eğeri vardı, ona "raac" adı verilirdi. Boz bir katırı vardı, ona "Düldül" denirdi. Bir devesi vardı, "Kusva" denilirdi. Bir merkebi vardı, ona "Yafur" denirdi. bir yaygısı vardı, "kez" denilirdi. Bir harbisi vardı ona "Nemr" denirdi. Bir ibriği vardı, ona "Sadr" adı verilirdi. Bir aynası vardı, ona "Midelle" adı verilirdi. Bir makası vardı, ona "Câmi' " denilirdi. Beyaz bir çubuğu vardı, ona da "Memşûk" denilirdi. | Ramuz el e-hadis, 544. sayfa, 10. hadis |
14080 | Elbiselerine meni bulaştığında izhir otu ile elbiselerini temizlerlerdi. Sonra namazını kılar, kuruduktan sonra ovar, gene onunla namazlarını kıldıkları vaki olurdu. | Ramuz el e-hadis, 555. sayfa, 11. hadis |