Arama Sonuçları mı zaman

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/5956-mi-zaman/80

NoHadis MetniKaynak
13362 İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, şeytanlar onların evlatlarına ortak olacaklar. Denildi ki; "Bu da olacak ya Resulallah?" Buyurdu ki, evet. Dediler ki: "Bizim evlatlarızı onların evladından nasıl ayırdedeceğiz?" Buyurdu ki: "Haya ve merhamet azlığından anlaşılacak.Ramuz el e-hadis, 504. sayfa, 4. hadis
13458 Namazı keser; köpek, merkeb, hayızlı kadın, yahudi, nasrani, mecusi ve hınzır. Yanlız sana bir taş atı uzaksa o zaman hariç.Ramuz el e-hadis, 513. sayfa, 7. hadis
13575 Yatacakları zaman şöyle buyururlardı: "Allahım senin isminle yanı yere koydum. Allahım günahı bağışla, şeytanı benden uzaklaştır. Beni bağlardan kurtar, mizanı ağır kıl ve Beni mele'i alaya yükselt"Ramuz el e-hadis, 523. sayfa, 6. hadis
13625 İftar ettiği zaman şöyle buyururdu: "Hamd olsun o Allah'a ki, bana yardım etti de oruç tuttum. Ve bana rızık verdi de iftarı açtım."Ramuz el e-hadis, 527. sayfa, 1. hadis
13692 Hitap ettiği zaman bir zrağa veya asaya dayanırlardı.Ramuz el e-hadis, 531. sayfa, 4. hadis
13701 Helaya girecekleri zaman şöyle dua ederlerdi: "Allahım kir ve murdarlıktan, başkalarını kirletecek necasetten, taşlanş şeytandan Sana sığınırım." Heladan çıktıklarında da şöyle dua ederlerdi: "Hamd olsun o Allah'a ki, nimetin lezzetini bana tattırdı, kuvvetini bende ibka etti ve eza verenini benden uzaklaştırdı."Ramuz el e-hadis, 531. sayfa, 13. hadis
13702 Mescide girdiği zaman şöyle dua ederlerdi: "Taşlanş şeytandan büyük Allah'a ve onun Zatı kerimine, O'nun ezeli saltanatına sığınırım." Resulu Ekrem şöyle buyururdu; İnsan oğlu böyle dediğinde şeytan da şöyle der: "Günün kalan kısnda da bu kimse benden korundu."Ramuz el e-hadis, 532. sayfa, 1. hadis
13703 Mescide girdiği zaman şöyle dua ederlerdi: "Bismillah vesselamü ala Resulillah, Allahümme mağfirlî zünûbî, veftahlî ebvâbe Rahmetike." (Allahım günahları bağışla ve bana merhamet kapılarını aç.) Mescidden çıktığında ise şöyle dua ederlerdi: "Bismillah vesselamü ala Resulillah, Allahümme mağfirli zünûbî veftahlî ebvâbe fazlike." (Allahım günahları bağışla ve bana fazlının kapılarını aç)Ramuz el e-hadis, 532. sayfa, 2. hadis
13709 Kabristana girdikleri zaman şöyle derlerdi: "Allaha iman ederek dünyadan çıkş olan ey fani ruhlar, çürümüş bedenler, toprak olan kemikler selam üzerinize olsun. Allahım, indi ilahinde bunlara rahmet indir ve bizden (onlara) selam ulaştır."Ramuz el e-hadis, 532. sayfa, 8. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapşsam, şu kaya sıkıntısını başızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcan bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcan kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapşsam, başızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adan parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapşsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100