No | Hadis Metni | Kaynak |
13485 | Allah (z.c.hz.) buyurur: "Bir kimse mahlukatımdan zaif bir kimseye bir iyilikte bulunur da, onun da kendisini mükafatlandırmaya gücü yetmezse, ona karşılık kendisini mükafatlandıracak olan bizzat Ben olurum." | Ramuz el e-hadis, 516. sayfa, 6. hadis |
13489 | Allah (z.c.hz.) buyurur: "Ben namazı, azametim için tevazu eden, halkıma kibir etmeyen, gününü zikir ile geçiren, günahına mu'sır olmayıp istiğfarla yatan, aç doyuran, garibi koruyan, küçüğe merhamet eden, büyüğe saygı gösteren kimseden kabul ederim. İşte o Benden isterse Ben ona veririm. Bana dua ederse kabul ederim. Bana tazarru ederse ona merhamet ederim. Benim nazarımda onun misali, Cennetlerde firdevs misalidir ki, meyvaları bozulmaz ve hali değişmez." | Ramuz el e-hadis, 517. sayfa, 2. hadis |
13490 | Allah (z.c.hz.) buyurur: "Kulum üzerine Benimle meşgul olmak galib olursa, onun talebini ve lezzetini zikrimde kılarım. Böyle olduğunda o Bana, Ben ona aşık oluruz. Ve bu halde aradaki hicabı ref ederim ve bu hali ona galib kılarım. Halk sehiv ettiğinde o sehiv etmez. Bunların sözü Peygamberlerin sözüdür ve bunlar gerçek kahramanlardır. Ve ehli arza ukubet veya azab murad ettiğim zaman onları hatırlarım da onlar sebebiyle bu azabdan sarfı nazar ederim." | Ramuz el e-hadis, 517. sayfa, 3. hadis |
13495 | Kahinlerin birinden bir adam gelecek de, Kur'an'ı Kerim'i bir okutma okutacak ki, ondan sonra onun kadar okutan olmayacak. | Ramuz el e-hadis, 518. sayfa, 1. hadis |
13529 | Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi. | Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis |
13569 | Turfanda hurma (meyva) getirildiğinde gözlerine ve dudaklarına kor ve: "Yarabbi bize evvelini gösterdiğin gibi onun sonunu da göster" buyurur, sonra onu yanlarında bulunan çocuklara verirlerdi. | Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 15. hadis |
13584 | Hanımlarından hayızlı biriyle mübaşerette bulunmak istediklerinde, izar tutunmalarını emrederlerdi. Ancak ondan sonra onunla mübaşerette bulunurlardı. | Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 3. hadis |
13596 | Yeni bir elbise giydiğinde onu gömlek, imame yahud rida diye adıyla anar sonra şöyle derlerdi: "Allahümme lekel hamdü, ente kesevtenîhi, es'elüke min hayrihî ve hayri mâ suni'a lehû, ve eûzubike min şerrihi ve şerri mâ suni'a lehû": (Allahım Hamd sana mahsustur. Bunu bana Sen giydirdin. onun hayrını ve onunla yapılanın hayrını Senden niyaz ederim. onun şerrinden ve onunla yapılan şeyin şerrinden de Sana sığınırım) | Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 15. hadis |
13727 | Hilali gördüklerinde: "Allahım onu hayır ve bereket ayı kıl" der ve ayrıca üç defa şöyle dua ederlerdi: "Allahım bu ayın hayrını, bereketini senden isterim. Bu ayın hayır ve bereketini ve kaderin iyiliğini Senden diler ve onun zararından Sana sığınırım." | Ramuz el e-hadis, 533. sayfa, 14. hadis |
13741 | Sofrası kaldırıldığı zaman şöyle derlerdi: "Elhamdülillahi hamden kesîran, tayyiben, mübâreken fîh, Elhamdülillahillezi kefânâ ve âvânâ gayru mekfiyyin velâ mekfûrin velâ müveddain velâ müstağnâ anhü rabbina." (Mübarek, halis ve pek çok hamd ile Allaha hamd ederiz. Hamd olsun o Allah'a ki, bize kafi geldi. Bizi barındırdı. rabbimiz hiç bir şeye muhtaç değildir. Nimetine nankörlük edilmez, nimeti terk olunmaz ve onun nimetinden müstağni kalınmaz.) | Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 12. hadis |