Arama Sonuçları hakkı vardır

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/8285-hakki-vardir/20

NoHadis MetniKaynak
10834 Yedi haslet vardır ki, onlar bütün hayırları toplamıştır: İslamiyeti ve ehlini sevmek, onlarla hem meclis olmak. Emin olmamak lazım dır ki, şer üzerinde olan bir adam ola ki hayra döner ve hayır üzerinde ölür. Yine emin olmamalıdır ki, hayır üzerinde olan bir adam da şerre döne ve şer üzerinde öle. Binaenaleyh, senin kendi nefsin hakkında bildiklerin (kusurların) seni başkalarıyla meşgul olmaktan alıkoysun.Ramuz el e-hadis, 296. sayfa, 5. hadis
11243 Davud (a.s.) dedi ki: "İlahi Ya Rabbi, kulların Seni ziyaret ederlerse alacakları ne olur? Sendeki hakları nedir? Zira her ziyaret edenin ziyaret edilende hakkı vardır." Allah buyurdu ki: "Ya Davud (a.s.) Beni ziyaret edenlere, dünyada afiyet verir ve Bana mülaki olduklarında da kendilerine mağfiret ederim."Ramuz el e-hadis, 331. sayfa, 12. hadis
11466 Herşeyin kendisini bozan bir afeti vardır. Ümmetime isabet eden en büyük afet ise onların dünyaya, altına ve gümüşe olacak muhabbetleridir. Ya Eba Hureyre! Mal toplayanın çoğunda hayır yoktur. Meğer ki Aziz ve Celil olan Allah onu hakkına sarfettire.Ramuz el e-hadis, 349. sayfa, 7. hadis
11943 Bu ümmetin misali şu dört kimsenin misaline benzer: Allah'ın kendisine mal ve ilim verdiği adam gibi ki, ilmi ile amel eder, malının hakkını öder. Allah'ın kendisine ilim verip mal vermediği adam gibi ki o şöyle der: "Şunun malının benzeri benim olsaydı onunla amel ederdim." Bu adamın durumu amel edenin misalidir ki, her ikiside ecirde müsavidir. Allah'ın kendisine mal verip ilmi vermediği adam ki, o malını berbat eder ve hakkını gayriye harcar. Bir adam da vardır ki, Allah ona ilim de mal da vermemiştir. O şöyle söyler: "Benim de olsaydı bende şöyle harcandım" Bunun durumuda malını berbat eden kimseye benzer ki, bunlarda günahta müsavidir.Ramuz el e-hadis, 391. sayfa, 13. hadis
12108 Bir kimse bir adamın elinde müslüman olursa o adamın "velayet" hakkı vardır. (O adam ölse, varisi de olmasa bu adam ona varis olur)Ramuz el e-hadis, 403. sayfa, 11. hadis
13235 Ya Ebud Derda, bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Ehlinin senin üzerinde hakkı vardır. Rabbının da senin üzerinde hakkı vardır. Şu halde her hak sahibinin hakkını ver. Oruç tut ve ye. Kıyam et ve uyu ve de ehline git.Ramuz el e-hadis, 492. sayfa, 10. hadis
13281 Ya Hamza, bu dünya tatlı bir yeşilliktir. Kim onu hakkı ile alırsa kendisine mübarek olur. Allah'ın malına ve Resulünün malına dalan niceleri vardır ki onun hakkı ateştir.Ramuz el e-hadis, 496. sayfa, 13. hadis
14292

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“(Geçmiş) ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üçbeş kişilik küçük bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iki kişi bulunuyordu. Ve peygamber gördüm, yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana ‘Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, sen ufka bak!’ dediler. Baktım; (çok) büyük bir karaltı. ‘İşte bunlar senin ümmetindir. İçlerinden hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin kişi vardır’ dediler.”

(İbni Abbas diyor ki) Söz buraya gelince Peygamber aleyhisselâm kalkıp evine gitti. Oradaki sahâbîler bu hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuşmaya başladılar: Kimileri, “Bunlar peygamberin sohbetinde bulunanlar olmalıdır” derken, kimileri, “Bunlar İslâm geldikten sonra doğup, şirki tanımamış olanlardır” dediler. Daha başka birçok görüş ileri sürenler oldu.

Onlar bu meseleyi tartışırken Peygamber aleyhisselâm çıkageldi.

“Ne hakkında konuşuyorsunuz?” diye sordu. Hesapsız-azabsız cennete gireceklerin kim oldukları hakkında konuşuyoruz, dediler.

Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem:

“Onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu.

Ukkâşe İbni Mihsan yerinden fırladı ve:

Beni de onlardan kılması için Allah’a dua et (Yâ Resûlallah)! dedi.

Peygamber aleyhisselâm da:

“Sen onlardansın!” buyurdu. Sonra bir başka kişi daha kalktı ve: Beni de onlardan kılması için dua buyur, dedi.

Peygamber aleyhisselâm bu defa:

“Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce davrandı” buyurdu.
Buhârî, Tıb 1, Rikak 50, Libâs 18; Müslim, Îmân 374. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 16
14327

Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Amcam Enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir Savaşı’na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple:

“Ey Allah’ın Resûlü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teâlâ görecektir” dedi.

Sonra Uhud Savaşı’nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- “Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim” dedi. Müşrikleri kastederek de “Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arzederim” deyip ilerledi. Sa’d İbni Muâz ile karşılaştı ve:

Ey Sa’d! istediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa’d (olayı anlatırken) “Ben onun yaptığını yapamadım, ya Resûlallah” dedi.

Enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:

Amcamı şehid edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.

Enes dedi ki, biz şu âyetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş olduğunu düşünmekteyiz:

“Mü’minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir” [Ahzâb sûresi (33), 23]

Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148
14444

Abdullah ibn Ebî Evfâ(R)'dan (şöyle demiştir): Bir adam çarşıda satış esnasında müslümânlardan bir kimseyi satılık mal hakkında satın almaya ikna etmek için "Bu malın bedeline, müşteri­nin vermediği bir bedel verdiğini" Allah'a yemîn ederek, malına re­vâc vermişti. Bu vak'a üzerine şu âyet indi: "Hakikat Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuş­maz» onlara bakmaz» onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azâb vardır" (Âli imrân: 77)

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 40