Arama Sonuçları ne kadar

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/985-ne-kadar/330

NoHadis MetniKaynak
13529 Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi.Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis
13619 Ehli Beytinden birinin yalan söylediğine vakıf olduklarında, o tövbe edinceye kadar, kendisine yüz vermezlerdi.Ramuz el e-hadis, 526. sayfa, 7. hadis
13639neş ve ay tutulduğunda açılıncaya kadar dua ederlerdi.Ramuz el e-hadis, 527. sayfa, 15. hadis
13644 İnsanlar kendilerine bi'at ettiklerinde, onlara "Elimden geldiği kadar" sözünü koydururlardı.Ramuz el e-hadis, 528. sayfa, 3. hadis
13769 Sabah namazını kıldıktan sonra güneş çıkıncaya ( işrake) kadar otururlardı.Ramuz el e-hadis, 536. sayfa, 11. hadis
13821 Ashabından bir kimse ile karşılaştığında o kalkınca kendileri de kalkardı. Ve o şahıs gidinceye kadar kendileri ayrılmazlardı. Ashabından biri ile karşılaştığında elini eline alır, o şahıs bırakmadıkça kendileri elini bırakmazlardı. Ashabından biri ile karşılaştığında kulağına bir şey söylemek isterse ona yaklaşır, o kişi ayrılmadıkça kendileri ondan ayrılmazlardı.Ramuz el e-hadis, 540. sayfa, 5. hadis
13878 Gömleğin yeni bileğine kadardı. (hazeri gömleği)Ramuz el e-hadis, 544. sayfa, 2. hadis
13906 (Hayberde) yahudi kadınının zehirli koyun yemeği hadisesinden sonra gelen hediyeden yemezlerdi. Ta ki emirleri üzerine hediyeyi getiren yiyinceye kadar.Ramuz el e-hadis, 545. sayfa, 14. hadis
14197 Sarıklarının altında ve sarıksız olarak kalansüve giyerler, o olmadan da sarık sararlar, Yemen mamulü takke de giyerlerdi ki, beyaz bir serputşu. Keza harpte kulaklarına kadar o serpuşun uçları inerdi. Çok kere namaz kılarken, kalansüveyi çıkarıp, sütre olarak önlerine koydukları olurdu. Silahına, atına ve eşyasına isim vermek adet-i seniyelerinden idi.Ramuz el e-hadis, 562. sayfa, 2. hadis
14222

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan Ebû İshâk Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:

Vedâ Haccı yılında (Mekke’de) yakalandığım şiddetli bir hastalık dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ziyâretime geldi. Ona:

Yâ Resûlallah! Gördüğün gibi çok rahatsızım. Ben zengin bir adamım. Birkızımdan başka mirasçım da yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak dağıtayım mı? diye sordum.

Hz. Peygamber:

“Hayır”, dedi. Yarısını dağıtayım mı? dedim. Yine: “Hayır”, dedi. Ya üçte birine ne buyurursun, yâ Resûlallah? diye sordum. “Üçte birini dağıt! Hatta o bile çok. Mirasçılarını zengin bırakman, onları muhtaç bırakıp da halka avuç açtırmaktan hayırlıdır. Allah rızâsını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın” buyurdu.

Sa`d İbni Ebû Vakkâs sözüne devamla dedi ki:

Yâ Resûlallah! Arkadaşlarım gidipte ben kalacak mıyım? (burada ölecekmiyim?) diye sordum. “Hayır, sen burada kalmayacaksın. Allah rızâsı için güzel işler yaparak yükseleceksin. Allah’tan öyle umuyorum ki, daha nice yıllar yaşayarak kimi insanlar (mü’minler) senden fayda, kimileri de (kâfirler) zarar görecektir.

Allahım! Ashâbımın (Mekke’den Medine’ye) hicretini tamamla! Onları geri döndürüp hicretlerini yarım bırakma! Acınacak durumda olan Sa`d İbni Havle’dir” buyurdu.

Bu sözleriyle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Sa`d İbni Havle’nin Mekke’de ölmesine üzüldüğünü ifade etti.

Buhârî, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6 ; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5