Arama Sonuçları mi O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12876-mi-O/2280

NoHadis MetniKaynak
14409

Nu'mân ibnu Beşîr (R) şöyle deOlOr:green'>miştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Halâl Olan şeyler bellidir. Haram Olanlar da belli­dir. Fakat halâl ile haram arasında bir takım şübheli şeyler vardır. Her kim kendisince günâh Olması sezilen bir şeyi terk ederse O, harâmlığı apaçık Olan şeyi daha çOk terkedici Olmuştur. Her kim gü­nâh Olması şübheli Olan şeye cür'et ederse, bu da harâmlığı apaçık Olan şeylere dalmağa yaklaşmıştır. Ma'siyetler (haramlar) Allah'ın kOrusudur. Her kim sürüsünü kOrunmuş arazî etrafında Otlatırsa, O kOruluğa düşmesi yakın Olur"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 5
14410

Ukbetu'bnu'l-Hâris(R)'ten (şöyle deOlOr:green'>miştir): Siyah bir ka­dın geldi de, Ukbe'yi ve Ukbe'nin evlendiği kadını emzirdiğini iddia etti. Akabinde Ukbe bu emzirilmeyi Peygamber'e zikretti. Peygam­ber Ukbe'den yüz çevirip tebessüm ederek: "(Senin, evlendiğin kadınla süt kardeşi bulunduğun) söylenOlOr:green'>miş Olduğu hâlde (Onunla temasın) nasıl Olur?!" buyurdu. Ukbe'nin nikâhı altında Ebû îhâb ibn Azîze't-Temîmî'nin kızı (Guneyye) vardı

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 6
14411

Âişe (R) şöyle deOlOr:green'>miştir; Utbe ibnu Ebî Vakkas, karde­şi Sa'd ibnu Ebî Vakkas'a vasiyet edip:

— Zem'a'nın cariyesinin Oğlu (Abdurrahmân), benim sulbümdendir, Bu çOcuğu al, deOlOr:green'>miştir.

Âişe dedi ki: Mekke'nin fethi yılı Olup Mekke'ye varıldığında, Sa'd ibnu Ebî Vakkas bu çOcuğu yakaladı ve:

— Bu, kardeşim Utbe'nin Oğludur. Bunun nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyet etOlOr:green'>miştir, dedi.

Bunun zerine Abd ibnu Zem'a ayaklanıp:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin Oğludur, baba­mın döşeği üstünde dOğmuştur, dedi.

Her iki taraf bu niza' ve husûmetlerini Peygamber'e sevk ettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkas:

— Yâ Rasûlailah! Bu çOcuk, kardeşim Utbe'nin Oğludur. Nese­binin kendisine katılması hususunda bana vasiyette bulunmuştu, dedi.

Abd ibnu Zem'a da:

— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin Oğludur, baba­mın döşeği üstünde dOğmuştur, dedi.

Rasûlullah (S):

—  "Yâ Abd ibne Zem'a! Bu (Abdurrahmân), senin (kardeşin)dir" buyurdu.

SOnra da:

—  "ÇOcuk döşek sahibinindir. Zina eden erkeğe de mahruOlOr:green'>mi­yet düşer" dedi.

SOnra Peygamber husûmet sebebi Olan bu çOcuğun sîmâca Utbe'ye benzediğini görerek eşi Şevde bintu Zem'a'ya hitaben:

—   "Ey Sevde! Bundan sOnra sen de bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu.

Artık bundan sOnra bu Abdurrahmân, Sevde Allah'a kavuşun­caya kadar, Sevde'yi açık Olarak görmeOlOr:green'>miştir

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 7
14412

Adiyy ibn Hatim (R) şöyle deOlOr:green'>miştir: Ben Peygambere mı'râd(avın)dan sOrdum. Peygamber (S):

—  "Mı'râd sivri tarafıyla isabet ettiği zaman O avı ye. Enli tara­fıyla isabet ettiği ve öldürdüğü zaman, artık O av hayvanını yeme. Çünkü Okun enli tarafıyle vurulan hayvan vaktzedir (sOpa ile vurul­muş Olup, haramdır)" buyurdu.

Ben bu sefer:

—Yâ Rasûlallah! Ben av köpeğiOlOr:green'>mi BisOlOr:green'>millah diyerek salıyOrum. Akabinde avın üzerinde Onun beraberinde üstüne Besmele çekmedi­ğim başka bir köpek buluyOrum ve O avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bileOlOr:green'>miyOrum? dedim.

Rasûlullah:

—  "Sen O avı yeme! Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine BisOlOr:green'>millah dedin, diğer köpek üzerine BisOlOr:green'>millah demedin!" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 8
14413

Enes ibn Mâlik (R) şöyle deOlOr:green'>miştir: Peygamber (S) bir keresînde yerde düşürülmüş bir hurmaya tesadüf etti de: "Şu hur­manın sadaka malından Olmadığını bileydim, muhakkak Onu yerdim" buyurdu.

Ve Hemmâm, Ebû Hureyre'den; O da Peygamberden söyledi ki, Peygamber (S): "Bâzı defa gece aileOlOr:green'>min yanma yatmağa geldi­ğimde yatağımın üstüne düşmüş bir hurma bulurum, yemek üzere ağzıma götürürüm de, sOnra sadaka malı Olmasından kOrkarak elimden bırakırım. Onun sadaka hurması Olmadığını yakînen bilseydim mu­hakkak yerdim" buyurmuştur

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 9
14414

Abbâd ibnu Temîm'in amcası Abdullah ibnu Zeyd el-Mâzinî şöyle deOlOr:green'>miştir: Bir kimsenin namaz kılarken gönlünde abdestinin bOzulduğu hakkında bir vesvese hisseder Olduğu Peygamber'e şikâyet tarzında arz Olundu da:

—  O zât namazı kesip bOzar mı? denildi. Peygamber (S):

—  "Hayır, bir ses işitmedikçe yâhud bir kOku duymadıkça na­mazı kesmez" diye cevâb verdi.

Ve Muhammed ibn Ebî Hafsa, ez-Zuhrî'den söyledi ki, O: Abdest al­mak ancak kOku duyduğun yâhud ses işittiğin hâllerde Olur, deOlOr:green'>miştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 10
14415

Âişe(R)'den (şöyle deOlOr:green'>miştir): Bir tOpluluk:

— Yâ Rasûlallah! Bir kavim bize et getiriyOr. Onların bu hay­vanları keserken üzerlerine Allah isOlOr:green'>mini söyleyip söylemediklerini bi­leOlOr:green'>miyOruz? dediler. Rasûlullah (S):- "Bu et üzerine sizler BisOlOr:green'>millah deyin ve Onu yiyin" buyurdu

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 11
14368

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden Ebû Rib’î Hanzala İbni Rebî‘ el-Üseydî şöyle deOlOr:green'>miştir:

Ebû Bekir benimle karşılaştı ve bana:

Nasılsın, ey Hanzala? diye sOrdu. Ben de: - Hanzala münafık Oldu, dedim. Ebû Bekir: Sübhânellah, sen ne diyOrsun? dedi. Ben cevaben dedim ki: Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyOruz. Bize cennet ve cehennemden bahsediyOr, sanki gözleriOlOr:green'>mizle görüyOrmuşuz gibi OluyOruz. Onun huzurundan ayrılıp çOluk çOcuğumuzun yanına ve işleriOlOr:green'>mizin başına dönünce, çOk şeyi unutuyOruz.

Ebû Bekir radıyallahu anh dedi ki:

Allah’a yeOlOr:green'>min ederim ki, biz de benzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben veEbû Bekir birlikte yOla düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna girdik. Ben: Ya Resûlallah! Hanzala münafık Oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

– “Bu ne demek?” dedi. Ben:

Ya Resûlallah! Senin yanında bulunuyOruz, bize cennet ve cehennemdenbahsediyOrsun; sanki Onları gözümüzle görüyOr gibi OluyOruz. Senin huzurundan çıkıp da çOluk çOcuğumuzun yanına ve işiOlOr:green'>mizin başına dönünce, çOğunu unutuyOruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

“NefsiOlOr:green'>mi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yeOlOr:green'>min ederimki, şayet siz, benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam edip zikir üzere Olabilseydiniz, yataklarınızda ve yOllarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı

Müslim, Tevbe 12-13. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59
14407

Enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Abdurrahmân ibn Avf Medine'ye geldi. Peygamber (S) Abdurrahmân ibn Avf ile Ensâr'lı Sa'd ibnu'r-Rabi arasında kardeşlik akdi kurdu. Sa'd zenginlik sa­hibi bir kimse Olduğundan, Abdurrahmân'a hitaben:

— Malımı yan yarıya seninle bölüşeyim, ve bir de seni evlendi­reyim, dedi.

Abdurrahmân da Sa'd'e:

— Allah sana ehlini ve malım bereketli kıhp mübarek eylesin. (Benim bunlara ihtiyâcım yOktur.) Siz bana çarşıya delâlet ediniz, dedi.

Akabinde çarşıya gidip bir OlOr:green'>mikdâr keş ve yağ kazancıyla döndü ve bu kârı ev halkına getirdi. Az bir zaman yâhud Allah'ın dilediği süre ikaamet ettik ki, Abdurrahmân, üzerinde (evlenenlere mahsûs Olan) sarı kOku bulaşığı Olduğu hâlde geldi. Peygamber (S):

—  "Bu, hâlin nedir?" dedi. Abdurrahmân:

—  Yâ Rasûlallah, ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi. Rasûlullah:

— "O kadına ne kadar mehr verdin?" diye sOrdu. Abdurrahmân:

— Altından bir çekirdek yâhud bir çekirdek ağırlığı (yânî beş dir­hem) altın, dedi.

Bunun üzerine Peygamber:

—  "Bir kOyunla Olsun düğün yemeği yap" buyurdu

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 3
14406

Abdurrahmân ibnu Avf (R) şöyle deOlOr:green'>miştir:

Medîne'ye geldiğiOlOr:green'>miz zaman Rasûlullah (S) benimle Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik kurmuştu. Bunun üzerine Sa'd ibnu'r-Rabî' (ben Abdurrahmân'a):

— Ben mal cihetiyle Ensâr'ın en zenginiyim. Bunun için malı­mın yarısını sana ayırıyOrum. Ve bak! îki kadınımın hangisini sever­sen senin için Ondan vazgeçer, Onu bOşarım. İddeti geçipde evlenme halâl Olduğu zaman Onunla evlenirsin, dedi.

Râvî dedi ki: Bu teklif üzerine Abdurrahmân, Sa'd'e:

— Benim bu hususta ihtiyâcım yOktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşı var mı? dedi.

Sa'd:

—  Kaynukaa' kabilesinin çarşısı vardır, dedi.

Râvî dedi ki: Abdurrahmân sOnra Kaynukaa' çarşısına gitti. Sat­mak üzere keş ve yağ götürdü. SOnra çarşıya gidişleri arka arkaya devam etti. ÇOk geçmedi, Abdurrahmân Rasûlullah'ı ziyarete geldi. Üstünde (zifafa girenlere mahsûs Olan) sarı zağferân lekesi vardı. Ra­sûlullah (S) Ona:

—  "Evlendin OlOr:green'>mi?" diye sOrdu. Abdurrahmân:

—  Evet evlendim, dedi. Rasûlullah:

—  "Kimle evlendin?" dedi.

O da:

—  Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi.

Rasûlullah:

—  "Ne kadar mehr verdin?" dedi.

Abdurrahmân:

— Bir çekirdek (yânî beş dirhem) ağırlığında altın yâhud altın­dan bir çekirdek verdim, dedi.

Bunun üzerine Peygamber (S) Abdurrahmân'a:

—  "Bir kOyun (kesmek sureti)le Olsun düğün yemeği yap!" bu­yurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 2