Arama Sonuçları sav e

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/35064-sav-e/30

NoHadis MetniKaynak
14309

enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Uhud e='color:green'>savaşı’nda eline bir kılıç alıp:

“Bunu benden kim almak ister?” diye sordu.

Mücahidlerin her biri ellerini uzatıp:

“Ben, ben” diye cevap verdiler.

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu defa:

“Hakkını vermek şartıyla onu kim alır?” buyurdu.

Bunun üzerine hemen herkes duraladı; fakat ebû Dücâne radıyallahu anh:

Hakkını vermek şartıyla ben alıyorum! dedi, aldı ve onunla müşriklerin kellelerini ikiye ayırdı.
Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 128
14312

Yine ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hayber e='color:green'>savaşı’nda şöyle buyurdu:

“Bu sancağı, Allah’ı ve Resûlünü seven, Allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide vereceğim.”

Ömer radıyallahu anh demiştir ki, “emirliği o günkü kadar hiçbir zaman arzu etmedim. Beni çağırır ümidiyle Resûlullah’a kendimi göstermeye çalıştım durdum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ali İbni ebû Tâlib’i çağırdı, sancağı ona teslim etti ve şöyle buyurdu:

“Yürü, Allah fethi müyesser kılıncaya kadar sağa-sola bakınma!”

Ali derhal hareket etti, sonra durdu ve arkasına dönmeden (gözlerini hedeften ayırmadan) seslendi:

ey Allah’ın elçisi, onlarla ne (yapmaları) için e='color:green'>savaşayım?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Onlarla, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet getirmelerine kadar e='color:green'>savaş. Bunu yaptıkları an, -dinin yasaklarını çiğnemedikçe- kanlarını ve mallarını senden korumuş olurlar. Asıl hesapları(nı görmek ise) Allah’a aittir.”
Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 33. Ayrıca bk. Buharî, Fezâilü’l-ashâb 9
14327

enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Amcam enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir e='color:green'>savaşı’na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple:

ey Allah’ın Resûlü! Müşriklerle yaptığın ilk e='color:green'>savaşta bulunamadım. eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir e='color:green'>savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teâlâ görecektir” dedi.

Sonra Uhud e='color:green'>savaşı’nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- “Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim” dedi. Müşrikleri kastederek de “Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arzederim” deyip ilerledi. Sa’d İbni Muâz ile karşılaştı ve:

ey Sa’d! istediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa’d (olayı anlatırken) “Ben onun yaptığını yapamadım, ya Resûlallah” dedi.

enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:

Amcamı şehid edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.

enes dedi ki, biz şu âyetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş olduğunu düşünmekteyiz:

“Mü’minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir” [Ahzâb sûresi (33), 23]

Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148
14442

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn şöyle demiştir: Babam ebû Cuhayfe'yi gördüm ki, o kan alıcı bir köle satın almıştı. Sonra ebû Cuhayfe bu köleye emretti de, onun kan alma âletleri kırıldı. Ben babamdan bu kırmayı sordum. O şöyle cevâb verdi: Peygamber (S) kö­pek bedelinden, kan alma ücretinden nehyetti. Döğün yapıcılıktan, döğünlenmekten, ribâ yiyiciliğinden ve ribâ yediricilikten de nehyet­ti. Suret yapıcı mue='color:green'>savvire de la'net eyledi.

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">"Allah ribânın bereketini tamamen giderir, sadakaları ise artırır. Allah (haramı halâl tanımakta ısrar eden) çok kâfir, çok günahkâr hiçbir kimseyi sevmez" (ei-Bakara: 276).

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 38
14380

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Abdullah ibn Mes'ûd (Ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (e='color:green'>sav):

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">"Sizden herhangi birinizi müezzin Bilâl'ın ezan sesi sahur yemeğini yemekten men' etmesin! Çünkü Bilâl, şafaktan önce ezan okur -yâhud: Gece vakti nida eder-. Bunu teheccüd namazı kılanları sahur yemeği­ne döndürmek, ve uykuda olanlarınızı da sahur yemeğine uyandır­mak için okur. Fecr şöyle demek değildir" buyurdu da iki şehâdet parmağını kaldırarak ufukta görülen ve dikey ziyadan ibaret olan fecri kâzibe işaret etti.

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Sonra Rasûlullah iki şehâdet parmağını yanyana getirerek:

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— "Fecr, böyle olmaktır" buyurmuştur.

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Yahya ibn Saîd el-Kattân iki avucunu birleştirip şöyle diye açık­layıp göstermiştir.

e="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ve yine Yahya el-Kattân, iki şehâdet parmaklarını uzatmış, ufuk­ta sağ ve sol taraftan uzatılıp yayılmış olan dikdörtgen şeklindeki fecri sâdık dediğimiz mustatil ziyâya işaret etmiştir