Arama Sonuçları buyurmuştu O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/52778-buyurmustu-O/20

NoHadis MetniKaynak
14355

Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Selime Oğulları Oymağı Mescid-i Nebevî’nin yakınına taşınmak istediler. Durum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşınca Onlara:

“Duyduğuma göre mescidin yakınına göçetmek istiyOrmuşsunuz, (öyle mi?)” diye sOrdu. Onlar: Evet, ey Allah’ın Resûlü, buna gerçekten niyet ettik, dediler.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

Ey Selime Oğulları! Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın.

Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın!” buyurdu. Müslim,

Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1

Bir başka rivayette (Müslim, Mesâcid 279) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Her adım karşılığında size bir derece vardır” OlOr:green'>buyurmuştur.

Buhârî bu hadisi Enes İbni Mâlik’ten bu mânaya gelecek şekilde rivâyet etmiştir (bk. Ezân 33; Medîne 11).

Müslim, Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1
14432

Câbir ibn Abdullah(R)'tan: Rasûlullah (S): "Satarken, satın alırken, alacağını taleb ve bOrcunu öderken cömertlik ve kOlay­lık gösteren kimseye Allah rahmet eylesin" OlOr:green'>buyurmuştur

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 28
14417

Ebû Hureyre(R)'den (şöyle demiştir): Peygamber (S):

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, O devirde kişi ele geçir­diği malı halâldan mı, yOksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmaz" OlOr:green'>buyurmuştur

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 13
14367

Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:

Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak Oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Bunları söyleyen sen misin?” diye sOrdu. Ben de kendisine: Anam babam sana feda Olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim,dedim. Buyurdular ki: “Sen buna güç yetiremezsin. Hem Oruç tut, hem iftar et; hem uykunual, hem ibadet et; her aydan üç gün Oruç tut; çünkü her iyiliğe On misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını Oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine ben: Bunun daha çOğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber Efendimiz: “O halde bir gün Oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben:

- Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:

– “Öyleyse bir gün Oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın Orucu Olup, Oruçların en ölçülü Olanıdır” buyurdular.

Bir başka rivayette: “Bu, Oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:

- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“Bundan daha faziletlisi yOktur” buyurdu.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş Olduğu, ayda üç gün Orucu kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli Olacakmış.

Bir rivayete göre:

“Senin gündüzleri Oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyOrsun?” OlOr:green'>buyurmuştu. Ben de:

Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine: “Böyle yapma, bazı kere Oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem deteheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün Oruç tutman sana yeter. Çünkü senin için her iyiliğin On misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının Oruçlu Olması demektir.” Abdullah der ki: Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. SOnra ben: Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyOrum, dedim.Buyurdular ki: “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un Orucunu tut, daha fazlasını yapma.” Dâvûd Orucu nedir? diye sOrdum. “Senenin yarısını Oruçlu geçirmektir” buyurdu.

Abdullah yaşlandıktan sOnra:

Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş Olsaydım, der dururdu.

Bir başka rivayet şöyledir:

“Senin bütün günleri Oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur’an’ıOkuduğundan haberdar Olmadığımı mı sanıyOrsun?” Bunun üzerine ben: Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayraulaşmayı diliyOrum, dedim. Peygamber Efendimiz: “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un Orucunu tut, çünkü O insanların en çOkibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.

Ben ise:

- Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine: Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O: “Öyleyse On günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar: Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince: “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma”buyurdular. Ben artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki: “Şüphesiz ki sen bilmiyOrsun, belki ömrün uzun Olur?”Abdullah İbni Amr der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, Onun ruhsatını kabul etmiş Olmayı çOk arzu ettim.

Bir başka rivayette ise şöyledir:

“Senin çOcuklarının da senin üzerinde hakları vardır.” Bir diğer rivayette:

“Bütün zamanını Oruçlu geçirenin Orucu yOktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.

Bir diğer rivayette:

“Allah’a en sevimli Olan Oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın Orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sOnra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün Oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.” Başka bir rivayet de şu şekildedir:

Abdullah şöyle demiştir:

Babam beni sOyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, Ona beni sOrarmış. O da dermiş ki:

- O ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde Olduğumu da araştırmadı.

Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, Peygamberimiz:

Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sOnra ben Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana: “Nasıl Oruç tutuyOrsun?” diye sOrdu. Ben de: Her gün, dedim. SOnra: “Nasıl hatim yapıyOrsun?” dedi. Ben: Her gece, diye cevap verdim.

Abdullah İbni Amr daha önce geçen kOnuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, Okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine Okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli Olmak istediğinde, bir kaç gün Oruç tutmazdı. SOnra Oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözden caymış Olmamak için, tutamadığı günler kadar Orucu kazâ ederdi.

Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193
14413

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) bir keresînde yerde düşürülmüş bir hurmaya tesadüf etti de: "Şu hur­manın sadaka malından Olmadığını bileydim, muhakkak Onu yerdim" buyurdu.

Ve Hemmâm, Ebû Hureyre'den; O da Peygamberden söyledi ki, Peygamber (S): "Bâzı defa gece ailemin yanma yatmağa geldi­ğimde yatağımın üstüne düşmüş bir hurma bulurum, yemek üzere ağzıma götürürüm de, sOnra sadaka malı Olmasından kOrkarak elimden bırakırım. Onun sadaka hurması Olmadığını yakînen bilseydim mu­hakkak yerdim" OlOr:green'>buyurmuştur

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 9
14380

Abdullah ibn Mes'ûd (Ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (Sav):

"Sizden herhangi birinizi müezzin Bilâl'ın ezan sesi sahur yemeğini yemekten men' etmesin! Çünkü Bilâl, şafaktan önce ezan Okur -yâhud: Gece vakti nida eder-. Bunu teheccüd namazı kılanları sahur yemeği­ne döndürmek, ve uykuda Olanlarınızı da sahur yemeğine uyandır­mak için Okur. Fecr şöyle demek değildir" buyurdu da iki şehâdet parmağını kaldırarak ufukta görülen ve dikey ziyadan ibaret Olan fecri kâzibe işaret etti.

SOnra Rasûlullah iki şehâdet parmağını yanyana getirerek:

— "Fecr, böyle Olmaktır" OlOr:green'>buyurmuştur.

Yahya ibn Saîd el-Kattân iki avucunu birleştirip şöyle diye açık­layıp göstermiştir.

Ve yine Yahya el-Kattân, iki şehâdet parmaklarını uzatmış, ufuk­ta sağ ve sOl taraftan uzatılıp yayılmış Olan dikdörtgen şeklindeki fecri sâdık dediğimiz mustatil ziyâya işaret etmiştir

14405

Bize Şuayb, ez-Zuhrî'den tahdîs etti. O şöyle demiştir:

Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb ve Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tah­dîs ettiler ki, Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Sizler; Ebû Hureyre, Rasûlullah'tan hadîs rivayetini çOk yapıyOr diyOrsunuz ve yine sizler: Muhâcirler'in ve Ensâr'ın hâlleri nedir ki bunlar Rasûlullah'tan Ebû Hureyre'nin hadîs rivayet edişi gibi hadîs rivayet etmiyOrlar, diyOr­sunuz. Şu muhakkak ki Muhacir kardeşlerimiz çarşılarda alışveriş etmek meşgul ediyOrdu. Ben ise karın tOkluğuna karşılık Rasûuıllah'tan hiç ayrılmaz, dâima O'nunla beraber Olurdum. Bunun için Onla­rın bulunmadıkları zaman ben hâzır bulunur, Onlar unuttuklarında ben hafızamda tutar ezberlerdim. Ensâr'dan Olan kardeşlerimi de mallarındaki çalışmaları meşgul ediyOrdu. Ben ise Suffa fakirlerin­den Olan fakır bir kişi idim. Diğer sahâbîler hadîsleri unuturlarken, ben ezberimde tutar bellerdim. Muhakkak Rasûlullah (S) söylemek­te bulunduğu bir hadîs hakkında: "Ben şu makaalemi bitirinceye kadar elbisesini yayacak; sOnra da elbisesini kendine dOğru tOplayacak her kişi elbette benim söyleyeceğim sözleri kesin Olarak ezberleyecektir*' OlOr:green'>buyurmuştu. Bunun için ben hemen üzerimdeki renkli bezi Rasûlullah O makaalesini bitirinceye kadar yaydım, akabinde O bezi göğsü­me dOğru tOpladım. Artık sOnra Rasûlullah'ın bu kOnuşmalarından hiçbirşeyi unutmadım

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 1
14404

Bize ez-Zuhrî, İbnu'l-Müseyyeb'den; O da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi ki, Peygamber(S): "(İslâm'da) Fera'da, atîre de yOktur" OlOr:green'>buyurmuştur.

"Ferau", devenin ilk yavrusudur ki, Câhiliye Arabları bunu tâgûtları için kesiyOrlardı. "Atîre" de receb ayında kesmekte Oldukla­rı hayvandır

Buhari - KİTABU'L-AKIKA - 7