Arama Sonuçları bak O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/6448-bak-O/210

NoHadis MetniKaynak
13740 Gözünü kaldırıp semaya OlOr:green'>baktıklarında şöyle derlerdi: "Ya musarrifel kulûbi sebbit kalbî alâ taatike." (Ey gönüllere tasarruf eden Allahım, kalbimi Senin taatın üzerinde sabit kıl)Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 11. hadis
13829 YOlda yürürken sağa sOla OlOr:green'>bakmazdı.Ramuz el e-hadis, 540. sayfa, 13. hadis
13845 Beyti Şerife OlOr:green'>baktıklarında şöyle dua ederlerdi: Allahümme zid Beytike hâzâ teşrîfen ve ta'zîmen ve tekrîmen ve birren ve mehâbeten." (Allahım Senin bu Beytinin şerefini artır. Ona tazimi, tekrimi, iyilik ve mehabeti ziyade eyle)Ramuz el e-hadis, 541. sayfa, 15. hadis
13846 Yeni aya OlOr:green'>baktıklarında şöyle dua ederlerdi: "Allahım bu hilali mübarek ve iyilik ayı kıl. Ey hilal, seni yaratan ve güzelleştiren Allah'a iman ettim. Ne yücedir O Allah ki, yaratanların en güzelidir."Ramuz el e-hadis, 541. sayfa, 16. hadis
13886 Efendimiz (s.a.v)'in bir kılıcı vardı. Kabzası ve kınının ucu gümüş işlemeli idi. Ayrıca gümüşten halkaları vardı, ismine "Zülfikar" denilirdi. Ok ve yayı vardı, ismine "Zessedat" denirdi. Ok mahfazası vardı, ismine "Zelcuma" denirdi. OlOr:green'>bakır işlemeli bir zırhı vardı, Ona "Zatül fudul" denirdi. Kargısı vardı, "Enneb'âü" denirdi. Kalkanı vardı, "Zagan" denirdi. Al bir atı vardı, adına "Mürtecis" denirdi. Yağız bir atı vardı, Ona "Sekıb" denirdi. Bir eğeri vardı, Ona "raac" adı verilirdi. BOz bir katırı vardı, Ona "Düldül" denirdi. Bir devesi vardı, "Kusva" denilirdi. Bir merkebi vardı, Ona "Yafur" denirdi. bir yaygısı vardı, "kez" denilirdi. Bir harbisi vardı Ona "Nemr" denirdi. Bir ibriği vardı, Ona "Sadr" adı verilirdi. Bir aynası vardı, Ona "Midelle" adı verilirdi. Bir makası vardı, Ona "Câmi' " denilirdi. Beyaz bir çubuğu vardı, Ona da "Memşûk" denilirdi.Ramuz el e-hadis, 544. sayfa, 10. hadis
14122 KaOlOr:green'>bak hOşlarına giderdi.Ramuz el e-hadis, 557. sayfa, 17. hadis
14126 Turuncu ve kırmızı güvercinlere OlOr:green'>bakmak hOşuna giderdi. (İbni Kali "kırmızı güvercin" sözü ile elmayı kastettiğini söyler)Ramuz el e-hadis, 558. sayfa, 2. hadis
14138 Sarı OlOr:green'>bakır tastan abdest almaktan hOşlanırdı.Ramuz el e-hadis, 558. sayfa, 14. hadis
14223

Ebû Hüreyre Abdurrahman İbni Sahr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize OlOr:green'>bakar.”
Müslim, Birr 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 9
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yOlculuğa çıktılar. Akşam Olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kOpan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çOk yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çOluk çOcuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, OlOr:green'>baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, Onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. ÇOcuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyOrlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çOk seviyOrdum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de Onu O kadar seviyOrdum). Ona sahip Olmak istedim. Fakat O arzu etmedi. Bir yıl kıtlık Olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla Ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip Olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kOrk! Dinin uygun görmediği bir yOlla beni elde etme! En çOk sevip arzu ettiğim O Olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçOk işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de Ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, kOyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyOrum, diye cevap verdim. Bunun üzerine O, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; Onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100