Arama Sonuçları al O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12726-al-O/4210

NoHadis MetniKaynak
14312

Yine Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem Hayber Savaşı’nda şöyle buyurdu:

“Bu sancağı, OlOr:green'>allah’ı ve Resûlünü seven, OlOr:green'>allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide vereceğim.”

Ömer radıyOlOr:green'>allahu anh demiştir ki, “Emirliği O günkü kadar hiçbir zaman arzu etmedim. Beni çağırır ümidiyle Resûlullah’a kendimi göstermeye çOlOr:green'>alıştım durdum. Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem OlOr:green'>ali İbni Ebû Tâlib’i çağırdı, sancağı Ona teslim etti ve şöyle buyurdu:

“Yürü, OlOr:green'>allah fethi müyesser kılıncaya kadar sağa-sOla bakınma!”

OlOr:green'>ali derhOlOr:green'>al hareket etti, sOnra durdu ve arkasına dönmeden (gözlerini hedeften ayırmadan) seslendi:

Ey OlOr:green'>allah’ın elçisi, Onlarla ne (yapmOlOr:green'>aları) için savaşayım?

Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Onlarla, OlOr:green'>allah’tan başka ilâh Olmadığına ve Muhammed’in OlOr:green'>allah’ın Resûlü Olduğuna şehâdet getirmelerine kadar savaş. Bunu yaptıkları an, -dinin yasaklarını çiğnemedikçe- kanlarını ve mOlOr:green'>allarını senden kOrumuş Olurlar. Asıl hesapları(nı görmek ise) OlOr:green'>allah’a aittir.”
Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 33. Ayrıca bk. Buharî, Fezâilü’l-ashâb 9
14462

Câbir ibn Abdullah (R), Peygamber (S) hürriyete ka­vuşturulması efendisinin ölümüne bağlanmış Olan müdebber köleyi sattı, demiştir.

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 173
14313

Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem, “OlOr:green'>allah Teâlâ şöyle buyurmuştur” dedi:

“Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dOstuma düşmanlık ederse, ben de Ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben Onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben Onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı Olurum. Benden her ne isterse, Onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, Onu kOrurum.”

Buhârî, Rikak 38
14314

Enes radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde OlOr:green'>allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben Ona bir arşın yaklaşırım; O bana bir arşın yaklaşınca ben Ona bir kulaç yaklaşırım; O bana yürüyerek geldiği zaman, ben Ona kOşarak varırım.”

Buhârî, Tevhîd 50. Ayrıca bk. Müslim, Zikir 2, 3, 20-22, Tevbe 1; Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58
14315

İbni Abbas radıyOlOr:green'>allahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İki nimet vardır ki, insanların çOğu bu nimetleri kullanmakta OlOr:green'>aldanmıştır: Sıhhat ve bOş vakit.”

Buhârî, Rikak 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15
14316

Âişe radıyOlOr:green'>allahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyOr ki, kendisine:

Niçin böyle yapıyOrsun (neden bu kadar meşakkate katlanıyOrsun) eyOlOr:green'>allah’ın Resûlü? Oysa OlOr:green'>allah senin geçmiş ve gelecek hatOlOr:green'>alarını bağışlamıştır, dedim. “Şükreden bir kul Olmayı istemeyeyim mi?” buyurdu.
Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81. Ayrıca bk. Buhârî, Teheccüd 6, Rikak 20; Müslim, Münâfikîn 79-80; Tirmizî, Salât 187; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 200
14317

Âişe radıyOlOr:green'>allahu anhâ şöyle dedi:

“Ramazan ayının sOn On günü gelince, Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa sOyunup paçOlOr:green'>aları sıvardı.”

Buhârî, Leyletü’l-kadr 5; Müslim, İ’tikâf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57
14318

Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kuvvetli mü’min, (OlOr:green'>allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı Olan şeyi elde etmeye çOlOr:green'>alış. OlOr:green'>allah’dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına bir şey gelirse, “şöyle yapsaydım, böyle Olurdu” diye hayıflanıp durma. “OlOr:green'>allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar” de. Zira “eğer şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.”

Müslim, Kader 34. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 10.
14319

Ebû Hureyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cehennem, nefse hOş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.”

Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 22; Tirmizî, Cennet 21; Nesâî, Eymân 3
14320

Ebû Abdullah Huzeyfe İbnü’l-Yemân radıyOlOr:green'>allahu anhümâ şöyle dedi:

“Bir gece Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldım. Bakara sûresini Okumaya başladı. Ben içimden herhOlOr:green'>alde yüz âyet Okuyunca rükû eder, dedim. O yüz âyetten sOnra da Okumaya devam etti. Ben yine içimden bu sûre ile namazı bitirecek, dedim. O yine devam etti. Bu sûreyi bitirip rükû eder dedim, etmedi. Nisâ sûresi’ne başladı; Onu da Okudu. SOnra Âl-i İmrân sûresi’ne başladı; Onu da Okudu. Ağır ağır OkuyOr, tesbih âyetleri gelince tesbih ediyOr, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyOr, istiâze âyeti geçince OlOr:green'>allah’a sığınıyOrdu. SOnra rükûa gitti. “Sübhâne rabbiye’l-azîm (büyük rabbimi tenzîh ederim)” demeye başladı. Rükûu da aşağı-yukarı ayakta durduğu kadar uzun Oldu. SOnra “semiOlOr:green'>allâhu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd (OlOr:green'>allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yOlOr:green'>alnız sanadır ey rabbimiz)” dedi ve kOlOr:green'>alktı. Hemen hemen rükûuna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. SOnra secdeye vardı ve “sübhâne rabbiye’l-a’lâ (yüce rabbimi tenzih ederim)” dedi. Secdesini de aşağı-yukarı kıyâmı kadar uzattı.”

Müslim, Müsâfirîn 203