Arama Sonuçları mu O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/32410-mu-O/2340

NoHadis MetniKaynak
14328

Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr el-Ensârî el-Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:

Sadaka âyeti inince, biz sırtımızla yük taşıyarak, (hammallık yaparak) sadaka vermeye başladık. Derken bir adam geldi çOkca sadaka verdi. Münâfıklar, “Gösteriş yapıyOr” dediler. Bir başkası geldi, bir ölçek hurma getirdi. Yine münâfıklar, “Allah’ın, bunun bir ölçek hurmasına ihtiyacı yOktur” dediler. Bunun üzerine, “Sadakalar hususunda gönülden veren mü’minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yOk OlOr:green'>mu, Allah Onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için acı bir azab vardır”

[Tevbe sûresi (9), 79] âyeti indi. Buhârî, Zekât 10; Müslim, Zekât 72
14329

Saîd İbni Abdülazîz’in Rebîa İbni Yezîd’den; Rebîa’nın Ebû İdrîs elHavlânî’den, Onun Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh’den; Ebû Zer’in Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den; Onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinden rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi dOğruya ileteyim.

Kullarım! Benim dOyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi dOyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.

Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip Olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip Olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde tOplanıp benden istekte bulunacak Olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte O kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sOnra Onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

Saîd İbni Abdülaziz dedi ki, Ebû İdris el-Havlânî bu hadisi rivâyet ettiği zaman dizleri üzerine çöküverdi.

Müslim, Birr 55
14457

Saîd ibnu Ebi'l-Hasen şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'ın yanında idim. Ona bir kimse geldi ve:

— Yâ İbni Abbâs! Ben öyle bir insanım ki, benim, maişetim an­cak elimin san'atından ibarettir. Ben şu resimleri yaparım (bunların gelirleriyle geçinirim), dedi.

İbn Abbâs:

— Ben sana başka değil, yalnız Rasûlullah'tan işittiğim bir ha­dîsi söyleyeceğim: Rasûlullah (S) şöyle buyuruyOrdu: "Her kim bir suret yaparsa, şübhesiz Allah O kimseyi yaptığı surete can üfleyinceye kadar azâb edecektir. Hâlbuki sureti resmeden O kişi, yaptığı sûrete ebediyyen rûh üfleyip veremiyecektir".

ibn Abbâs'ın bu cevâbı üzerine O ressam kişi şiddetli bir hışıltı ile har har sOludu, benzi sarardı. İbn Abbâs (Ona acıyarak):

— Vayh sana yazıklar Oldu. San'atını OlOr:green'>muhakkak işlemek zaru­retinde isen sana şu ağaç ve kendisinde rûh Olmayan her şeyi tasvir etmeni tavsiye ederim, dedi.

Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: Saîd ibnu Ebî Arûbe, bu tek ha­dîsi en-Nadr ibnu Enes'ten işitmiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 168
14330

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını Ortadan kaldırmıştır.”

Buhârî, Rikak 5
14453

Abdullah ibn Abbâs (R) şöyle haber vermiştir: Rasû­lullah (S) ölmüş bir kOyunun yanından geçti de:

—  "Bunun derisiyle faydalansaydiniz ya!" buyurdu. Sahâbîler:

—  Bu kOyun kendiliğinden ölmüştür, dediler. Rasûlullah:

—  "Ölü hayvanın ancak etini yemek haram Oldu" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 164
14454

Ebû Hureyre (R) şöyle diyOrdu: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde Olan Allah'a yemîn ederim ki, OlOr:green'>muhakkak Meryem'in Oğlu îsâ'nın sizin içinize âdil bir hakem Olarak inmesi, Hırıstiyanlar'in O haçını kırması, dOOlOr:green'>muzu öldürmesi, cizye vergisini indirmesi, malın hiçbir kişinin kabul etmiyeceği kadar çOğalıp taş­ması vâki' Olacaktır"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 165
14456

Ebû Hureyre(R)'den (şöyle demiştir): Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Allah Yahûdîler'e la'net etsin. Onlara iç yağlar ha­ram kılındı da Onlar bu yağları sattılar ve bedellerini yediler".

Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: "KaatelehuOlOr:green'>mullâhu", "Allah On­lara la'net etsin" demektir. Çünkü "Katıle'l-harrâsûn", "KahrOlsun O kOyu yalancılar" (ez-zâriyât: ıO) ma'nâsınadır

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 167
14332

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sOnra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda OlOr:green'>mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

“Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle O, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyOr ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sOrdum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili Olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler OlOlOr:green'>muştu.” Hz. Âişe diyOr ki:

“Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyOrum ki, pek sık söylüyOrsun?” dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çOk söylerim. Ben O alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çOk çOk kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220
14450

Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip Ona Peygamber'in minberini sOruyOrlardı. Sehl (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) fulanca kadına - Sehl O kadının ismini söylemiştir- şöyle haber gönderdi: "MarangOz Olan kölene emret de benim için insan­lara hitâb ettiğim zaman üzerine Oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın' buyurdu. Bunun üzerine kadın, O kölesine emretti. Köle de Gâbe Ormanlığının ılgın ağacından Onu yapıyOrdu. SOnra bu tahta­ları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlullah'a yOlladı. Rasûlul­lah Onların kurulmasını emretti de bunlar yerine kOnuldu. Müteakiben de Rasûlullah (va'z ve hutbe için) minber üzerine Oturdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 46
14449

Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitaben:

— Bürde nedir bilir misiniz? diye sOrdu.    

Onlar tarafından:

— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.

 Sehl dedi ki:

—  Evet, O henüz dOkunOlOr:green'>muş (yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dOkudum, Onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, Ona bir ihtiyaclı Olarak aldı. SOnra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş Olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. TOpluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, Onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste Oturdu. SOnra hücresine döndü ve O bürdeyi çıkarıp dürdükten sOnra' istemiş Olan zâta yOlladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat O isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: Vallahi ben Onu başka sebebden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim Olması için is­tedim, dedi.

Sehl ibn Sa'd:

—  Hakîkaten bu bürde O zâtın kefeni Oldu, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45