Arama Sonuçları Ve le

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/8310-Ve-le/3090

NoHadis MetniKaynak
14457

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Saîd ibnu Ebi'l-Hasen şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'ın yanında idim. Ona bir kimse geldi le='color:green'>Ve:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Yâ İbni Abbâs! Ben öyle bir insanım ki, benim, maişetim an­cak elimin san'atından ibarettir. Ben şu resimleri yaparım (bunların gelirleriyle geçinirim), dedi.

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">İbn Abbâs:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Ben sana başka değil, yalnız Rasûlullah'tan işittiğim bir ha­dîsi söyleyeceğim: Rasûlullah (S) şöyle buyuruyordu: "Her kim bir suret yaparsa, şübhesiz Allah o kimseyi yaptığı surete can üfleyinceye kadar azâb edecektir. Hâlbuki sureti resmeden o kişi, yaptığı sûrete ebediyyen rûh üfleyip le='color:green'>Veremiyecektir".

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">ibn Abbâs'ın bu cevâbı üzerine o ressam kişi şiddetli bir hışıltı ile har har soludu, benzi sarardı. İbn Abbâs (ona acıyarak):

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Vayh sana yazıklar oldu. San'atını muhakkak işlemek zaru­retinde isen sana şu ağaç le='color:green'>Ve kendisinde rûh olmayan her şeyi tasvir etmeni tavsiye ederim, dedi.

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: Saîd ibnu Ebî Arûbe, bu tek ha­dîsi en-Nadr ibnu Enes'ten işitmiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 168
14330

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem şöyle buyurdu:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Allah, altmış yıl ömür le='color:green'>Verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır.”

Buhârî, Rikak 5
14331

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Ömer radıyallahu anh Bedir Harbine iştirak etmiş yaşlı sahâbîlerle beraber beni de istişâre meclisine dahil etti. Sahâbîlerden biri buna içerledi le='color:green'>Ve Hz. Ömer’e:

Bu, neden bizimle beraber oluyor? Oysa bizim onun yaşıtı çocuklarımız var, dedi. Hz. Ömer: Bildiğiniz bir sebepten dolayı, diye cevap le='color:green'>Verdi. Derken birgün beni çağırdı le='color:green'>Ve büyük sahâbîlerin meclisine aldı. Bana öyle geliyor ki, o gün beni onlara isbat etmek istiyordu. Sahâbîlere: “Allah’ın yardımı le='color:green'>Ve fetih geldiğinde...” diye başlayan Nasr sûresi hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Bir kısmı: Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah’a hamd le='color:green'>Ve istiğfar etmekle emrolunmaktayız, dedi. Kimi de hiç bir yorum yapmadı. Hz. Ömer bu defa bana hitaben: Ey İbni Abbas! Sen de böyle mi diyorsun? dedi. Ben: Hayır, dedim. Peki, ne diyorsun? diye sordu. Ben de: Bu sûre, Hz. Peygamber’in ecelinin kendisine bildirildiğini ifade etmektedir. “Allah’ın yardımı le='color:green'>Ve fetih sana gelince - ki, bu senin ecelinin geldiğinin alâmetidir-, Rabbini hamd ile tesbih et, bağışlanma dile. Çünkü o tövbeleri kabul edendir” buyuruluyor, dedim.

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bunun üzerine Hz. Ömer:

Ben de bu sûreden senin dediğinden başkasını anlamıyorum, dedi.
Buhârî, Tefsîru sûre (110), 4; Menâkıb 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (110), 1
14453

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Abdullah ibn Abbâs (R) şöyle haber le='color:green'>Vermiştir: Rasû­lullah (S) ölmüş bir koyunun yanından geçti de:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Bunun derisiyle faydalansaydiniz ya!" buyurdu. Sahâbîler:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  Bu koyun kendiliğinden ölmüştür, dediler. Rasûlullah:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Ölü hayvanın ancak etini yemek haram oldu" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 164
14454

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Hureyre (R) şöyle diyordu: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, muhakkak Meryem'in oğlu îsâ'nın sizin içinize âdil bir hakem olarak inmesi, Hırıstiyanlar'in o haçını kırması, domuzu öldürmesi, cizye le='color:green'>Vergisini indirmesi, malın hiçbir kişinin kabul etmiyeceği kadar çoğalıp taş­ması vâki' olacaktır"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 165
14455

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">İbn Abbâs (R) şöyle diyordu: Umer ibn Hattâb'a fulan kimsenin şarâb sattığı haberi ulaştı. Bunun üzerine Umer (R): Allah o fulan kimseyi öldürsün! O, Rasûlullah(S)'ın "Allah Yahûdîler'in canlarını alsın; onlara iç yağları haram kılındı da onlar bu yağları erittiler le='color:green'>Ve sattılar" buyurduğunu bilmedi mi? dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 166
14456

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Hureyre(R)'den (şöyle demiştir): Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Allah Yahûdîler'e la'net etsin. Onlara iç yağlar ha­ram kılındı da onlar bu yağları sattılar le='color:green'>Ve bedellerini yediler".

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: "Kaatelehumullâhu", "Allah on­lara la'net etsin" demektir. Çünkü "Katıle'l-harrâsûn", "Kahrolsun o koyu yalancılar" (ez-zâriyât: ıo) ma'nâsınadır

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 167
14332

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Resûlullah sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem rükû le='color:green'>Ve secdelerinde:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (le='color:green'>Ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Resûlullah sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem le='color:green'>Vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih le='color:green'>Ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Hz. Âişe diyor ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem: “Ümmetimle ilgili olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Resûlullah sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder le='color:green'>Ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu.” Hz. Âişe diyor ki:

“Sübhânallah le='color:green'>Ve bi hamdihî, estağfirullah le='color:green'>Ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim.

le="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Peygamber sallallahu aleyhi le='color:green'>Ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah le='color:green'>Ve bi hamdihî estağfirullah le='color:green'>Ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim. Ben o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince le='color:green'>Ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et le='color:green'>Ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220
14450

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip ona Peygamber'in minberini soruyorlardı. Sehl (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) fulanca kadına - Sehl o kadının ismini söylemiştir- şöyle haber gönderdi: "Marangoz olan kölene emret de benim için insan­lara hitâb ettiğim zaman üzerine oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın' buyurdu. Bunun üzerine kadın, o kölesine emretti. Köle de Gâbe ormanlığının ılgın ağacından onu yapıyordu. Sonra bu tahta­ları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlullah'a yolladı. Rasûlul­lah onların kurulmasını emretti de bunlar yerine konuldu. Müteakiben de Rasûlullah (va'z le='color:green'>Ve hutbe için) minber üzerine oturdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 46
14451

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Câbir ibn Abdullah(R)'tan (şöyle demiştir): Ensâr'dan bir kadın Rasûlullah'a:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Yâ Rasûlullah! Benim marangoz bir kölem vardır; senin için üzerine oturacağın bir şey yaptırayım mı? dedi.

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Rasûlullah:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "İstersen yaptır" buyurdu,

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Râvî dedi ki: Bunun akabinde kadın, Rasûlullah için o minberi yaptırdı. Nihayet cuma günü olunca Peygamber( S) yerine konulan o minber üzerine oturdu. Akabinde daha önce yanında hutbe yapar olduğu hurma kütüğü sayha çıkardı, hattâ kendi kendine yarılacaktı. Peygamber minberden indi, onu eliyle tuttu le='color:green'>Ve onu kucakladı. O sırada kütük susturulmakta olan çocuk gibi hafîf hafîf inliyordu. Ni­hayet kararlaşıp sustuktan sonra Rasûlullah:

le="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— "O, yanında edildiğini işitmekte olduğu Zikru'llah için ağladı" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 47