Arama Sonuçları al O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12726-al-O/4100

NoHadis MetniKaynak
14223

Ebû Hüreyre Abdurrahman İbni Sahr radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

OlOr:green'>allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kOlOr:green'>alblerinize bakar.”
Müslim, Birr 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 9
14224

Ebû Mûsâ Abdullah İbni Kays el-Eş`arî radıyOlOr:green'>allahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’e:

Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini kOrumak, öteki kendine yiğitadam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi OlOr:green'>allah yOlundadır? diye sOruldu.

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şu cevabı verdi:

“Kim, İslâmiyet daha yüce Olsun diye savaşıyOrsa, O OlOr:green'>allah yOlundadır.”

Buhârî, İlim 45, Cihad, 15, Farzu’l-humüs 10, Tevhîd 28; Müslim, İmâre 150, 151. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-cihad 16; Nesâî, Cihad 21; İbni Mâce, Cihad 13
14225

Ebû Bekre Nüfey` İbni Hâris es-Sekafî radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İki müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de, ölen de cehennemdedir”.

Bunun üzerine ben:

Yâ ResûlOlOr:green'>allah! Öldürenin durumu belli, ama ölen niçin cehennemdedir? diye sOrdum.

Resûl-i Ekrem sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“Çünkü O, arkadaşını öldürmek istiyOrdu” buyurdu.
Buhârî, Îmân 22, Diyât 2, Fiten 10; Müslim, Kasâme 33, Fiten 14, 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Fiten 5; Nesâî,Tahrîm 29, Kasâme 7; İbni Mâce, Fiten 11
14226

Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest OlOr:green'>alır, sOnra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye girince de, namaz kılmak için Orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyOrmuş gibi sevap kazanır. Biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bOzmadığı müddetçe melekler:

OlOr:green'>allahım! Ona merhamet et!

OlOr:green'>allahım! Onu bağışla!

OlOr:green'>allahım! Onun tövbesini kabul et! diye Ona dua ederler.”

Buhârî, Salât 87, Ezân 30, Büyû` 49; Müslim, Tahâret 12, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14
14227

Ebü’l-Abbâs Abdullah İbni Abbâs İbni AbdülmuttOlOr:green'>alib radıyOlOr:green'>allahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem OlOr:green'>allah Teâlâ’dan rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurdu:

OlOr:green'>allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sOnra bunların iyi ve kötü Oluşunu şöyle açıkladı:

Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik Olarak kaydeder.

Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sOnra da Onu yaparsa, Cenâb-ı Hak O iyiliği On mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.

Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik Olarak kaydeder.

Şayet insan bir kötülük yapmak ister sOnra da Onu yaparsa, Cenâb-ı Hak O fenOlOr:green'>alığı sadece bir günah Olarak yazar.”

Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259. Ayrıca bk. Buhârî, Tevhîd 35; Tirmizî, Tefsîru sûre (6),10
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyOlOr:green'>allahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yOlculuğa çıktılar. Akşam Olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kOpan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak OlOr:green'>allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

OlOr:green'>allahım! Benim çOk yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çOluk çOcuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, Onlardan önce ev hOlOr:green'>alkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmOlOr:green'>alarını bekledim. ÇOcuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyOrlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan OlOr:green'>al! diye yOlOr:green'>alvardı. Kaya biraz arOlOr:green'>alandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

OlOr:green'>allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çOk seviyOrdum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de Onu O kadar seviyOrdum). Ona sahip Olmak istedim. Fakat O arzu etmedi. Bir yıl kıtlık Olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla Ona 120 OlOr:green'>altın verdim. Kabul etti. Ona sahip Olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: OlOr:green'>allah’tan kOrk! Dinin uygun görmediği bir yOlla beni elde etme! En çOk sevip arzu ettiğim O Olduğu hOlOr:green'>alde kendisinden uzaklaştım, verdiğim OlOr:green'>altınları da geri OlOr:green'>almadım.

OlOr:green'>allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yOlOr:green'>alvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

OlOr:green'>allahım! Vaktiyle ben birçOk işçi tuttum. Parasını OlOr:green'>almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini OlOr:green'>almadan giden adamın parasını çOlOr:green'>alıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey OlOr:green'>allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de Ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, kOyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey OlOr:green'>allah kulu! Benimle OlOr:green'>alay etme, deyince, seninle OlOr:green'>alay etmiyOrum, diye cevap verdim. Bunun üzerine O, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yOlOr:green'>alvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; Onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
14229

Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh, Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:

“VOlOr:green'>allahi ben günde yetmiş defadan fazla OlOr:green'>allah’dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.”

Buhârî, Daavât 3. Ayr ca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (47) bni Mâce, Edeb 57
14230

Egarr İbni Yesâr el-Müzenî radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! OlOr:green'>allah’a tövbe edip Ondan af dileyiniz. Zira ben Ona günde yüz defa tövbe ederim.”

Müslim, Zikir 42. Ayr ca Ebû Dâvûd, Vitir 26; bniı İ Mâce, Edeb 57
14484

_*Bize Vekî' ve Yezîd İbn Hârûn tahdîs ettiler. Lafız Yezîd'indir: Onlar da Kelımes ibnu'l-Hasen'den; O da Abdullah ibn Bureyde'den; O da Abdullah ibnu Mugaffel(R)'den. Abdullah ibn Mugaffel bir kimseyi sapan ile taş atarken gördü de Ona:

— Böyle taş atma! Çünkü Rasûlullah (S) böyle sapan ile taş at­maktan (ümmetini) nehyetti -yâhud sapanla taş atmayı çirkin görürdü-, demiştir.

Râvî İbn Mugaffel devamla:

— Şübhesiz bu sapan taşıyle ne av avlanır, ne de düşman para­lanır ve öldürülür. Ancak bu taş bazen diş kırar, bazen de göz çıka­rır, demiştir.

Abdullah ibn Mugaffel bunun ardından bir müddet sOnra O kim­seyi yine sapanla taş atarken görmüş de Ona:

— Ben sana Rasûlullah'ın sapan taşı atmayı nehyettiği -yâhud: Bu atışı çirkin gördüğünü- tahdîs edip söylüyOrum da sen hâlâ atma­ya devam ediyOrsun! Artık seninle bundan sOnra şu kadar şu kadar zaman kOnuşmam! demiştir

 
14231

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’in hizmetkârı Olan Ebû Hamza Enes İbni Mâlik el-Ensârî radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kulunun tövbe etmesinden dOlayı OlOr:green'>allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çOk daha fazladır.”

Buhârî, Daavât 4; Müslim, Tevbe 1, 7, 8