Arama Sonuçları der O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/1508-der-O/1870

NoHadis MetniKaynak
14414

Abbâd ibnu Temîm'in amcası Abdullah ibnu Zeyd el-Mâzinî şöyle demiştir: Bir kimsenin namaz kılarken gönlünde abdestinin bOzulduğu hakkında bir vesvese hisseOlOr:green'>der Olduğu Peygamber'e şikâyet tarzında arz Olundu da:

—  O zât namazı kesip bOzar mı? denildi. Peygamber (S):

—  "Hayır, bir ses işitmedikçe yâhud bir kOku duymadıkça na­mazı kesmez" diye cevâb verdi.

Ve Muhammed ibn Ebî Hafsa, ez-Zuhrî'den söyledi ki, O: Abdest al­mak ancak kOku duyduğun yâhud ses işittiğin hâllerde Olur, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 10
14368

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden Ebû Rib’î Hanzala İbni Rebî‘ el-Üseydî şöyle demiştir:

Ebû Bekir benimle karşılaştı ve bana:

Nasılsın, ey Hanzala? diye sOrdu. Ben de: - Hanzala münafık Oldu, dedim. Ebû Bekir: Sübhânellah, sen ne diyOrsun? dedi. Ben cevaben dedim ki: Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyOruz. Bize cennet ve cehennemden bahsediyOr, sanki gözlerimizle görüyOrmuşuz gibi OluyOruz. Onun huzurundan ayrılıp çOluk çOcuğumuzun yanına ve işlerimizin başına dönünce, çOk şeyi unutuyOruz.

Ebû Bekir radıyallahu anh dedi ki:

Allah’a yemin eOlOr:green'>derim ki, biz de benzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben veEbû Bekir birlikte yOla düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna girdik. Ben: Ya Resûlallah! Hanzala münafık Oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

– “Bu ne demek?” dedi. Ben:

Ya Resûlallah! Senin yanında bulunuyOruz, bize cennet ve cehennemdenbahsediyOrsun; sanki Onları gözümüzle görüyOr gibi OluyOruz. Senin huzurundan çıkıp da çOluk çOcuğumuzun yanına ve işimizin başına dönünce, çOğunu unutuyOruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

“Nefsimi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin eOlOr:green'>derimki, şayet siz, benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam edip zikir üzere Olabilseydiniz, yataklarınızda ve yOllarınızda melekler sizinle musafaha eOlOr:green'>derlerdi. Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı

Müslim, Tevbe 12-13. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59
14369

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap eOlOr:green'>derken, ayakta duran bir adam gördü ve Onun kim Olduğunu sOrdu. Ashâb:

- O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, Oturmamayı, gölgelenmemeyi, kOnuşmamayı ve sürekli Oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ona söyleyiniz! KOnuşsun, gölgelensin, Otursun ve Orucunu tamamlasın” buyurdular.

(Müslim, Nezr 8; Ebû Dâvûd, Eymân 12, 19; Tirmizî, Nüzûr 1).
14380

Abdullah ibn Mes'ûd (Ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (Sav):

"Sizden herhangi birinizi müezzin Bilâl'ın ezan sesi sahur yemeğini yemekten men' etmesin! Çünkü Bilâl, şafaktan önce ezan Okur -yâhud: Gece vakti nida eOlOr:green'>der-. Bunu teheccüd namazı kılanları sahur yemeği­ne döndürmek, ve uykuda Olanlarınızı da sahur yemeğine uyandır­mak için Okur. Fecr şöyle demek değildir" buyurdu da iki şehâdet parmağını kaldırarak ufukta görülen ve dikey ziyadan ibaret Olan fecri kâzibe işaret etti.

SOnra Rasûlullah iki şehâdet parmağını yanyana getirerek:

— "Fecr, böyle Olmaktır" buyurmuştur.

Yahya ibn Saîd el-Kattân iki avucunu birleştirip şöyle diye açık­layıp göstermiştir.

Ve yine Yahya el-Kattân, iki şehâdet parmaklarını uzatmış, ufuk­ta sağ ve sOl taraftan uzatılıp yayılmış Olan dikdörtgen şeklindeki fecri sâdık dediğimiz mustatil ziyâya işaret etmiştir

14381

Bize Abdullah ibn Dînâr tahdîs etti. Ben Abdullah ibn Umer(R)'den işittim, Peygamber (S): "Bilâl gece vakti nida eOlOr:green'>der. Siz, îbnu Ümmi Mektûm' ezan Okuyuncaya kadar yiyiniz." buyur­muştur

14378

Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, Ebû Kilâbe'den tahdîs etti. Bi­ze Mâlik ibn Huveyris tahdîs edip şöyle dedi. Biz yaşıt gençler tOplu­luğu Olarak Peygamber(S)'e geldik ve O'nun yanında yirmi gece kaldık. Rasûlullah sOn OlOr:green'>derece hassas ve ince yürekli idi. KOnukluğu­muzun uzamasından ailelerimizi özlediğimizi anlayınca yâhud ailele­rimize iştiyak duyduğumuzu anlayınca, geride kimleri bıraktığımızı sOrdu. Biz de haber verdik.

Rasûlullah:

—  "Ailelerinizin yanına dönünüz, Onların içinde ikaamet edi­niz, Onlara dînî bilgileri Öğretiniz, Onlara dînî vecîbelerini eda ve ha­ramlardan çekinmelerini emrediniz" buyurdu.

Mâlik ibn Huveyris'in râvîsi Ebû Kılâbe şöyle dedi: Mâlik ibn Huveyris bana Peygamber'in daha birçOk vasiyetini zikredip bildir­di. Ben Onların bir kısmını ezberimde tutuyOr, bir kısmını da tutamı­yOrum. Mâlik'ibn Huveyris, Rasûlullah'ın şunları da buyurduğunu bildirdi:

—  "Benim nasıl namaz kılar Olduğumu gördünüzse, öylece na­maz kılınız. Namaz vakti gelince biriniz size ezan Okusun, en büyü­ğünüz, en faziletliniz de size imamlık etsin!"

Mâlik ibn Huveyris
14384

Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: İnsanlar Kubâ'da sabah namazı kılmaktalarken, Onlara bir kimse geldi de:

— Rasûlullah'ın üzerine bu gece Kur'ân indirildi de namazda Ka'be'ye yönelmesi emrOlundu. Şimdi sizler de namazınızın içinde Ka'be tarafına yöneliniz! dedi.

Cemâatin yüzleri Şâm tarafına dOğru yönelmiş idi. Oldukları va­ziyette OlOr:green'>derhâl yüzlerini Ka'be tarafına döndürdüler

Abdullah ibn Umer
14385

el-Berâ ibn Âzib (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) Me­dine'ye hicret edip geldiğinde Onaltı yâhud Onyedi ay Kudüs'teki Bey-tu'l-Makdis tarafına dOğru namaz kıldırdı. Fakat her zaman kıblesinin Ka'be'ye karşı döndürülmesini arzu eOlOr:green'>der dururdu (ve bu arzusunu gökyüzüne bakarak Yüce Allah'a karşı izhâr eylerdi). Bunun üzeri­ne Yüce Allah: "Biz, yüzünü çOk kere göğe dOğru evirip çevirdiğini muhakkak görüyOruz. Şimdi seni her hâlde hOşnûd Olacağın bir kıb­leye döndürüyOruz. (Namazda) yüzünü artık Mescidi Haram tarafı­na çevir. Siz de nerede bulunursanız yüzlerinizi O yana döndürünüz..." (ei-Bakara: 144) âyetini indirdi. Bu suretle kıble, Ka'be tarafına yöneltildi.

O gün sâhâbîlerden bir zât ikindi namazım Peygamber'le bera­ber Ka'be'ye dOğru kılmıştı. Bu zât sOnra (ertesi gün sabah vakti) Medîne'den çıktı ve Küba'da sabah namazı kılmakta Olan bir Ensâr cemâatine uğradı. Bunların Kudüs'e dOğru namaz kıldıklarım görünce, namâzdakilere: Peygamber'le beraber namaz kıldığını ve Peygamber'in Kabe'ye yöneltildiğini ve kendilerinin ikindi namazında rukû'da iken Ka'be'ye dOğru döndüklerini şehâdet suretiyle haber verdi. Kubâ halkı da Şam'a dOğru namaz kılarlarken Ka'be tarafına yönediler

el-Berâ ibn Âzib
14387

Bize Şu'be, Ebû İshâk'tan; O da Sıla ibn Zufer el-Absî'den; O da Huzeyfe ibnu'l-Yemân(R)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (S) Necrân hey'eti, kendisinden emîn bir kimse gönOlOr:green'>derilmesini iste­diklerinde, Onlara:

— "Size elbette hakkıyle emîn Olan bir kimse gönOlOr:green'>dereceğim" bu­yurmuş.

Bunun üzerine Peygamber'in sahâbîleri bu emînliğe rağbet ede­rek herbiri kendisinin gönOlOr:green'>derilmesini dikkatle bekledikleri sırada Pey­gamber, Ebû Ubeyde'yi gönOlOr:green'>dermiştir.

Huzeyfe ibnu'l-Yemân
14390

Ebû Hureyre (R) şöyle de­miştir: Bizler Rasûlullah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada birden bedevilerden bir adam ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah! Benim için Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Akabinde Onun muhâsımı Olan kimse de ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah, hasmım dOğru söyledi. Sen Onun için Allah'ın Kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver! dedi.

Peygamber (S) de Ona:

—  "Sözünü söyle!" buyurdu. O da şöyle dedi:

— Benim Oğlum, bu a'râbî'nin yanında asîf, yânî ücretle çalı­şan bir kimse idi. Oğlum bunun karısıyle zina etmiş. İnsanlar bana Oğlum üzerine taşlanmak cezası Olduğunu haber verdiler. Ben bu ada­ma Oğlum adına yüz kOyun ve bir de cariyeyi fidye vererek, Oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sOnra ben bu mes'eleyi ilim ehlinden sOrdum. Onlar da bana, Onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğü­nü, benim Oğluma da ancak yüz deynek vurulma ile bir yıl gurbete sürgün edilmek cezası Olduğunu haber verdiler! dedi.

Rasûlullah da:

— "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin eOlOr:green'>derim ki, ben sizin aranızda elbette Allah 'in Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile kOyunları kendi sahibine geri veriniz. Senin Oğluna gelince; Onun üzerinde yüz deynek cezası ve bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır" buyurdu.

Bundan sOnra Eşlem kabilesinden bir adam Olan Uneys'e de.

— "Sana gelince yâ Uneys! Sen de bu adamın karısına git! Tahki­kini yap, eğer kadın suçunu itirâf eOlOr:green'>derse, Onu recm et!" buyurdu.

Râvî: Uneys O kadına gitti, kadın da suçunu i'tirâf etmesi üzeri­ne, Uneys Ona taşlama cezası uyguladı, demiştir.