Arama Sonuçları en en

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/266-en-en/5060

NoHadis MetniKaynak
14382

Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) bizlere öğle namazını beş rek'at olarak kıldırdı.

— (Yâ Rasûlallah!) Namazda artırılma mı yapıldı? diye soruldu.

—  "Namaz hakkındaki bu sorunuz neden'>en?" buyurdu. Sahâbîler:

—  Beş rek'at olarak kıldırdın! dediler.

Bunun üzerine Rasûlullah selâm vermesinin ardından iki yanıl­ma secdesi yapmıştır

Abdullah ibn Mes'ûd
14384

Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: İnsanlar Kubâ'da sabah namazı kılmaktalarken'>en, onlara bir kimse geldi de:

— Rasûlullah'ın üzerine bu gece Kur'ân indirildi de namazda Ka'be'ye yönelmesi emrolundu. Şimdi sizler de namazınızın içinde Ka'be tarafına yöneliniz! dedi.

Cemâatin yüzleri Şâm tarafına doğru yönelmiş idi. Oldukları va­ziyette derhâl yüzlerini Ka'be tarafına döndürdüler

Abdullah ibn Umer
14385

el-Berâ ibn Âzib (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) Me­dine'ye hicret edip geldiğinde onaltı yâhud onyedi ay Kudüs'teki Bey-tu'l-Makdis tarafına doğru namaz kıldırdı. Fakat her zaman kıblesinin Ka'be'ye karşı döndürülmesini arzu eder dururdu (ve bu arzusunu gökyüzüne bakarak Yüce Allah'a karşı izhâr eylerdi). Bunun üzeri­ne Yüce Allah: "Biz, yüzünü çok kere göğe doğru evirip çevirdiğini muhakkak görüyoruz. Şimdi sen'>eni her hâlde hoşnûd olacağın bir kıb­leye döndürüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescidi Haram tarafı­na çevir. Siz de nerede bulunursanız yüzlerinizi o yana döndürünüz..." (ei-Bakara: 144) âyetini indirdi. Bu suretle kıble, Ka'be tarafına yöneltildi.

O gün sâhâbîlerden'>en bir zât ikindi namazım Peygamber'le bera­ber Ka'be'ye doğru kılmıştı. Bu zât sonra (ertesi gün sabah vakti) Medîne'den'>en çıktı ve Küba'da sabah namazı kılmakta olan bir en'>ensâr cemâatine uğradı. Bunların Kudüs'e doğru namaz kıldıklarım görünce, namâzdakilere: Peygamber'le beraber namaz kıldığını ve Peygamber'in Kabe'ye yöneltildiğini ve ken'>endilerinin ikindi namazında rukû'da iken'>en Ka'be'ye doğru döndüklerini şehâdet suretiyle haber verdi. Kubâ halkı da Şam'a doğru namaz kılarlarken'>en Ka'be tarafına yönediler

el-Berâ ibn Âzib
14386

en'>enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ben'>en üvey babam Ebû Talha el-en'>ensârî'ye, Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh'a, Ubeyy ibn Ka'b'a hurmadan yapılan fadîh içkisi veriyordum. Bu sırada birisi geldi de:

—  İçki haram kılınmıştır, dedi. Bunun üzerine Ebû Talha bana:

— Yâ en'>enes, şu şarâb küplerine, doğru kalk da onları kır! diye emretti.

en'>enes: Bu emir üzerine ben'>en taştan oyulup içine içki konulan "Mihrâs" kabımıza doğru kalktım da onun aşağısından vurdum, o da kırıldı, demiştir

Enes ibn Mâlik
14405

Bize Şuayb, ez-Zuhrî'den'>en tahdîs etti. O şöyle demiştir:

Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb ve Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tah­dîs ettiler ki, Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Sizler; Ebû Hureyre, Rasûlullah'tan hadîs rivayetini çok yapıyor diyorsunuz ve yine sizler: Muhâcirler'in ve en'>ensâr'ın hâlleri nedir ki bunlar Rasûlullah'tan Ebû Hureyre'nin hadîs rivayet edişi gibi hadîs rivayet etmiyorlar, diyor­sunuz. Şu muhakkak ki Muhacir kardeşlerimiz çarşılarda alışveriş etmek meşgul ediyordu. Ben'>en ise karın tokluğuna karşılık Rasûuıllah'tan hiç ayrılmaz, dâima O'nunla beraber olurdum. Bunun için onla­rın bulunmadıkları zaman ben'>en hâzır bulunur, onlar unuttuklarında ben'>en hafızamda tutar ezberlerdim. en'>ensâr'dan olan kardeşlerimi de mallarındaki çalışmaları meşgul ediyordu. Ben'>en ise Suffa fakirlerin­den'>en olan fakır bir kişi idim. Diğer sahâbîler hadîsleri unuturlarken'>en, ben'>en ezberimde tutar bellerdim. Muhakkak Rasûlullah (S) söylemek­te bulunduğu bir hadîs hakkında: "Ben'>en şu makaalemi bitirinceye kadar elbisesini yayacak; sonra da elbisesini ken'>endine doğru toplayacak her kişi elbette ben'>enim söyleyeceğim sözleri kesin olarak ezberleyecektir*' buyurmuştu. Bunun için ben'>en hemen'>en üzerimdeki ren'>enkli bezi Rasûlullah o makaalesini bitirinceye kadar yaydım, akabinde o bezi göğsü­me doğru topladım. Artık sonra Rasûlullah'ın bu konuşmalarından hiçbirşeyi unutmadım

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 1
14387

Bize Şu'be, Ebû İshâk'tan; o da Sıla ibn Zufer el-Absî'den'>en; o da Huzeyfe ibnu'l-Yemân(R)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (S) Necrân hey'eti, ken'>endisinden'>en emîn bir kimse gönderilmesini iste­diklerinde, onlara:

— "Size elbette hakkıyle emîn olan bir kimse göndereceğim" bu­yurmuş.

Bunun üzerine Peygamber'in sahâbîleri bu emînliğe rağbet ede­rek herbiri ken'>endisinin gönderilmesini dikkatle bekledikleri sırada Pey­gamber, Ebû Ubeyde'yi göndermiştir.

Huzeyfe ibnu'l-Yemân
14404

Bize ez-Zuhrî, İbnu'l-Müseyyeb'den'>en; o da Ebû Hureyre(R)'den'>en haber verdi ki, Peygamber(S): "(İslâm'da) Fera'da, atîre de yoktur" buyurmuştur.

"Ferau", deven'>enin ilk yavrusudur ki, Câhiliye Arabları bunu tâgûtları için kesiyorlardı. "Atîre" de receb ayında kesmekte oldukla­rı hayvandır

Buhari - KİTABU'L-AKIKA - 7
14388

Bize Hammâd ibn Zeyd, Yahya ibn Saîd'den'>en; o da Ubeyd ibn Huneyn'den'>en; o da İbn Abbâs'tan tahdîs etti ki, Umer ibnu'l-Hattâb (R) şöyle demiştir: en'>ensâr'dan (Evs ibn Havlî isminde) bir adam vardı. O, Rasûlullah'tan ayrı ve uzakta bulunduğu zaman ben'>en Rasûlullah'ın meclisinde hazır bulunur ve o gün Rasûlullah'tan olacak söz, fiil ve hâlleri ona getirirdim. Ben'>en Rasûlullah'm meclisinden'>en uzakta kaldığım zaman ise, o zât, Rasûlullah'ın meclisinde hazır bulunur ve o gün Rasûlullah'tan meydana gelen'>en söz, fiil ve hâlleri bana getirirdi

Umer ibnu'l-Hattâb
14389

Bize Şu'be, Zubeyd'den'>en; o da Sa'd ibn Ubeyde'den'>en; o da Ebû Abdirrahmân'dan; o da Alî(R)'den'>en şöyle tahdîs etti. Peygam­ber (S) bir asker birliği hazırlayıp başlarına bir adamı kumandan ta'yîn etti. Yolda odun toplatıp ateş yaktırdı da askerlere:

—  Bu ateşin içine girin! dedi.

Onlardan bir kısmı ateşe girmek istediklerinde, diğerleri:

—  Biz ateşten'>en kaçıp Rasûlullah'a sığınmış kimseleriz! dediler. Seferden'>en dönüşte bu hâdiseyi Peygamber'e zikrettiklerinde, Pey­gamber ateşe girmek isteyen'>enler için:

—  "Eğer ateşe girmiş olsalardı, kıyamet gününe kadar ateşten'>en bir daha ayrılmazlardı" buyurdu.

Diğerlerine hitaben'>en de:

—  "Ma'siyet hakkında kula itaat yoktur. îtâat ancak ma'rufta­dır (ma'kûl ve meşru' olan emirler hakkındadır)" buyurdu

Hz. Alî
14390

Ebû Hureyre (R) şöyle de­miştir: Bizler Rasûlullah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada birden'>en bedevilerden'>en bir adam ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah! Ben'>enim için Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Akabinde onun muhâsımı olan kimse de ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah, hasmım doğru söyledi. Sen'>en onun için Allah'ın Kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver! dedi.

Peygamber (S) de ona:

—  "Sözünü söyle!" buyurdu. O da şöyle dedi:

— Ben'>enim oğlum, bu a'râbî'nin yanında asîf, yânî ücretle çalı­şan bir kimse idi. Oğlum bunun karısıyle zina etmiş. İnsanlar bana oğlum üzerine taşlanmak cezası olduğunu haber verdiler. Ben'>en bu ada­ma oğlum adına yüz koyun ve bir de cariyeyi fidye vererek, oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sonra ben'>en bu mes'eleyi ilim ehlinden'>en sordum. Onlar da bana, onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğü­nü, ben'>enim oğluma da ancak yüz deynek vurulma ile bir yıl gurbete sürgün edilmek cezası olduğunu haber verdiler! dedi.

Rasûlullah da:

— "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben'>en sizin aranızda elbette Allah 'in Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile koyunları ken'>endi sahibine geri veriniz. Sen'>enin oğluna gelince; onun üzerinde yüz deynek cezası ve bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır" buyurdu.

Bundan sonra Eşlem kabilesinden'>en bir adam olan Uneys'e de.

— "Sana gelince yâ Uneys! Sen'>en de bu adamın karısına git! Tahki­kini yap, eğer kadın suçunu itirâf ederse, onu recm et!" buyurdu.

Râvî: Uneys o kadına gitti, kadın da suçunu i'tirâf etmesi üzeri­ne, Uneys ona taşlama cezası uyguladı, demiştir.