Arama Sonuçları en en

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/266-en-en/5070

NoHadis MetniKaynak
14403

Bize Ebu'n-Nu'mân tahdîs etti. Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den'>en tahdîs etti ki, Selmân ibn Âmir (R): "Erkek çocuğun doğumu ile beraber akîka vardır" demiştir.

Ve Haccâc ibn Minhâl şöyle dedi: Bize Hammâd ibn Seleme tah­dîs etti. Bize Eyyûb, Katâde, Hişâm ibn Hassan el-Ezdî ve Habîb ibnu'ş-Şehîd; bunların dördü de Muhammed ibn Sîrîn'den'>en; o da Sel­mân ibn Âmir(R)'den'>en; o da Peygamber(S)'den'>en olmak üzere haber verdi.

(Sufyân ibn Uyeyne ve) birçokları da Âsim ibn Selmân'dan ve Hişâm ibn Hassân'dan; onlar da Hafsa bintu Sîrîn'den'>en; o da er-Rebâb (ibn Âmir ed-Dabbî)'dan; o da Selmân ibn Âmir ed-Dabbî'den'>en; o da Peygamber'den'>en olmak üzere söyledi.

Bu hadîsi Yezîd ibnu İbrâhîm, îbn Sîrîn'den'>en; o da Selmân ibn Âmir'den'>en onun sözü olarak, yânî mevkuf olarak rivayet etti.

Ve Esbâğ ibnu'l-Ferec de şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Vehb, Cerîr ibn Hâzım'dan; o da Eyyûb es-Sahtıyânî'den'>en; o da Muham­med ibn Sîrîn'den'>en haber verdi. O da dedi ki: Bize Selmân ibnu Âmir ed-Dabbî tahdîs edip şöyle dedi: Ben'>en Rasûlullah(S)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "Erkek çocuğun doğumuyla beraber akîka vardır. Onun adına akîka kurbânı kanı dökünüz ve çocuktan ezayı gideriniz!"

Buhari - KİTABU'L-AKIKA - 5
14391

Bize Alî ibnu Abdillah el-Medînî tahdîs etti. Bize Sufyân ibnu Uyeyne tahdîs etti. Bize Muhammed ibnu'l-Munkedir tahdîs edip şöyle dedi: Ben'>en Câbir ibn AbdilIah(R)'tan işittim, şöyle dedi: Pey­gamber (S) Hen'>endek günü insanlardan (düşmanın haberini bana kim getirir diye) çağırıp istedi. Peygamber'in bu da'vet ve isteğine ez-Zubeyr icabet etti. Sonra Peygamber insanlardan bunu tekrar istedi. Bu isteğe de ez-Zubeyr ibnu'I-Avvâm icabet etti. Sonra yine insan­lardan bunu yapacak kimse istedi. Bu sefer de yine ez-Zubeyr icabet etti. Bunun üzerine Peygamber:

— "Her peygamberin bir havarisi vardır, ben'>enim havarim, natıs yardımcım ise ez-Zubeyr'dir" buyurdu

Sufyân ibn Uyeyne: Ben'>en bu hadîsi İbnu'l-Munkedir'den'>en belle­dim, dedi.

Eyyûb es-Sahtıyânî de İbnu'l-Munkedir'e künyesiyle hitâb ederek:

— Yâ Ebâ Bekr! Sen'>en insanlara Câbir'den'>en hadîs söyle. Çünkü topluluk sen'>enin Câbir'den'>en hadîs söylemen'>enden'>en hoşlanıyorlar, dedi.

Bunun üzerine Îbnu'l-Munkedir de mecliste bulunanlara:

— Ben'>en Câbir'den'>en işittim, ben'>en Câbir'den'>en işittim, diyerek dört hadîsnarasını arka arkaya uladı.

Alî ibnu'l-Medînî dedi ki: Ben'>en Sufyân ibn Uyeyne'ye:

— Sufyân es-Sevrî "Hen'>endek günü" yerine "Kurayza günü" şek­linde söylüyor, dedim.

İbnu Uyeyne:

— Ben'>en Îbnu'l-Munkedir'den'>en bunu sen'>enin "Hen'>endek günü" otu­ruşun gibi kesin olarak bu lafızla belledim, dedi.

Sufyân ibn Uyeyne:

— O, bir gündür, yânî "Hen'>endek günü" ile "Kurayza günü" bir günden'>en ibarettir, dedi ve bunu söylerken'>en Sufyân ibnu Uyeyne gülüm­sedi

Câbir ibn AbdilIah
14392

Bize Şu'be, Hâlid ibn Mıhrân el-Hazzâ'dan; o da Ebû Kılâbe'den'>en; o da en'>enes(R)'ten'>en tahdîs etti ki, Peygamber (S):

— "Her peygamberin, ümmetinin güven'>endiği emîn bir kimsesi var­dır. Ve şu bizim ümmetimizin emînide Ebü Ubeyde'dir" buyurmuş­tur

Hz. Enes
14393

Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtiyânî'den'>en; o da Ebû Usmân'dan; o da Ebû Mûsâ eI-Eş'arî(R)'den'>en şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) bir bustâna girdi de bana, kapıyı bekleyip korumamı emretti. Biraz sonra bir adam geldi de Peygamberin yanına girmek için izin istedi. Ben'>en bu isteği Peygamber'e zikrettim. Peygamber:

—  "Ona girmeğe izin ver ve onu cen'>ennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen'>en Ebû Bekr idi. Sonra Umer geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve onu da cen'>ennetle müjdele!" buyurdu. Sonra Usmân geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve onu da cen'>ennetle müjdele!" buyurdu

Ebû Mûsâ eI-Eş'arî
14394

Bize Süleyman ibn Bilâl, Yahya ibn Saîd'den'>en; o da Ubeyd ibn Huneyn'den'>en tahdîs etti. O İbn Abbâs'tan işitti ki, Umer (R) şöyle demiştir: Ben'>en (kadınlarından ayrı bir yere çekildiği zaman) geldim de Rasûlullah'ı yüksekçe bir oda içinde buldum. Rasûlullah'ın bulunduğu odanın merdiven'>eni başında Rebâh isminde siyah bir hiz­metçisi vardı. Ona:

— Rasûlullah'a söyle, bu gelen'>en Umeru'bnu'l-Hattâb'dır! dedim. Akabinde Rasûlullah bana içeri girmeme izin verdi...

İbn Abbâs
14395

İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Ubeydullah ibnu Abdillah ibn Utbe haber verdi, ona da İbn Abbâs (R) şöyle haber ver­miştir: Rasûlullah (S) bir mektubunu Kisrâ'ya gönderdi. Ve mektubu götüren'>en Abdullah ibn Huzâfe'ye, mektubu Bahreyn'in büyük emîrine vermesini emredip, Bahreyn'in büyük emîri de mektûbu Kisrâ'ya gönderir buyurdu.

Bahreyn emîri vâsıtasıyle Peygamber'in da'vet mektubu Kisrâ'­ya verildiğinde, Kisrâ, mektubu okuyup yırtmıştır.

İbn Şihâb dedi ki: Ben'>en Saîd ibnu'l-Müseyyeb'in: "Bu haber ken'>en­disine erişince, Rasûlullah (S), Kisrâ'nın mülkünün tamâmiyle par­çalanmasına duâ etti" dediğini sanıyorum, demiştir

İbn Abbâs
14396

Bize Seleme ibnu'l-Ekva' (R) şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) Eşlem kabilesinden'>en (ismi Hind ibn Esma ibn Harise olan) bir adama, kavminin içinde yâhud insanların içinde âşûrâ günü gündüzleyin:

— "Her kim (gündüzün evvelinde) yemek yediyse, gününün ka­lanını yemiyerek tamamlasın. Birşey yememiş olan kimse de orucu­nu tutsun!" diye i'lân ettirdi

Seleme ibnu'l-Ekva
14397

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dab'î şöyle demiştir: İbn Abbâs (R) ben'>eni ken'>endi serîri üzerine otur­turdu. O bana şöyle derdi: Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn tarafların­dan) Rasûlullah'ın huzuruna geldikleri zaman:

—  "Hey'et kimlerden'>endir?" diye sordu. Onlar:

—  Biz Rabîa kabîlelerinden'>eniz, dediler. Rasûlullah (S):

—  "Hoş geldiniz! Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin!" buyurdu.

Bunun üzerine onlar:

— Yâ Rasûlallah! Sen'>eninle bizim aramızda kâfir olan Mudar ka­bileleri vardır. O hâide bize kestirme birşey emret de, o sebeble biz­ler cen'>ennete girelim ve onu arkamızda kalanlarımıza haber verelim! dediler.

Bu arada Rasûlullah'a içkileri de sordular. Rasûlullah onları dört şeyden'>en nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten'>en sonra:

—  "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" di­ye sordu.

Onlar:

— Allah ve Rasûlü en'>en iyi bilen'>endir! dediler. Rasûlullah:

—  "Ortaksız ve yalnız olarak Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada rama­zân orucu da vardır-, ganimetlerden'>en beşte birini vermen'>enizdir" buyur­du.

Ve onları dört şeyden'>en: Dubba'dan, hantem'den'>en, muzeffet'ten'>en ve nakîr (den'>enilen'>en kaplara hurma yâhud üzüm şırası koymak)dan neh­yetti. Bazen'>en İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.

Rasûlullah:

— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu

İbn Abbâs
14402

Bize Abdullah ibnu Avn, en'>enes ibn Sîrîn'den'>en haber verdi ki, en'>enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ebû Talha'nın hasta yatmakta olan bir oğlu vardı. Ebû Talha dışarı çıktı, ardından çocuk vefat et­ti. Ebû Talha dönüp geldiğinde:

—  Oğlum ne yaptı, nasıl oldu? dedi. Ümmü Suleym:

—  Çocuk, olduğundan daha sakin hâldedir, dedi.

Bundan sonra Ümmü Suleym, kocası Ebû Talha'ya akşam ye­meğini takdîm etti, o da yemeği yedi. Sonra Ümmü Suleym ile cinsî münâsebet yaptı, Ebû Talha bu işi bitirip ayrılınca, Ümmü Suleym ona:

—  Çocuğu defn et! dedi.

Ebû Talha sabaha ulaşınca Rasûlullah'a geldi ve yaptıkları işi O'na haber verdi. Rasûlullah (S):

—  "Siz bu gece cinsî münâsebet mi yaptınız?" buyurdu. Ebû Talha da:

—  Evet, dedi. Rasûlullah:

—  "Yâ Allah! Bunlara bu gecelerini mübarek kıl!" diye dua etti. Ümmü Suleym sonra bir oğlan doğurdu.

en'>enes dedi ki: Ebû Talha:

— Bu çocuğu muhafaza et de böylece Peygamber'in yanına gö­tür, dedi.

en'>enes de bu çocuğu Peygamber'e götürdü. Ümmü Suleym ben'>enim yanımda birkaç tane hurma da göndermişti. Peygamber çocuğu aldı da:

—  "en'>enes'in yanında birşey var mı?" diye sordu. Oradakiler:

—  Evet, hurmalar vardır, dediler.

Peygamber o hurmaları aldı, onları ağzında çiğneyip ezdi, son­ra ken'>endi ağzından aldı da onu çocuğun ağzının içine kattı ve damağı­nı onunla ovaladı. Çocuğa da Abdullah adım verdi.

Bize Muhammed ibnu'l Müsen'>ennâ tahdîs etti. Bize İbnu Ebî Adiyy, İbnu Avn'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den'>en; o da en'>enes'ten'>en olmak üzere tahdîs edip bu hadîsi şevketti

Buhari - KİTABU'L-AKIKA - 4
14398

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Tevbe ibnu Keysân el-Anberî şöyle demiştir: eş-Şa'bî bana:

— Sen'>en Hasen'>en Basrî'nin Peygamber(S)'den'>en hadîs rivayet ettiğini gördün mü? Ben'>en İbn Umer'in meclisinde ona yakın olarak iki sen'>ene yâhud ikibuçuk sen'>ene kadar oturdum da, ben'>en İbn Umer'i şu hadîsten'>en başka Peygamber'den'>en hadîs tahdîs ederken'>en işitmedim [27]: İbn Umer dedi ki: Peygamber'in sahâbîlerinden'>en bâzı insanlar, içlerinde Sa'd ibn .Ebî Vakkas da var olduğu hâlde, bir et yemeye giriştiler. Tam bu sırada Peygamber'in kadınlarından bir kadın o et yemeye girişen'>en top­luluğa:

—  O et bir keler etidir! diye nida etti.

Bunun üzerine sahâbîler o eti yemekten'>en ken'>endilerini tuttular. Bu­nun üzerine Rasûlullah:

—  "Ondan yiyin yâhud onu taam edin. Çünkü o halâldır -yâhud: "Onda sakınca yoktur"; râvî bu iki ta'bîrde şekk etmiştir- Lâkin ke­ler ben'>enim alışık olduğum yiyeceklerimden'>en değildir" buyurdu

 
eş-Şa'bî