Arama Sonuçları al O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12726-al-O/4160

NoHadis MetniKaynak
14270

Ebû Yahyâ Üseyd İbni Hudayr radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivâyet edildiğine göre Medinelilerden bir adam:

Ey OlOr:green'>allahın Resûlü, fOlOr:green'>alan kişi gibi beni de vâli tayin etmez misiniz? dedi.

Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“Siz, benden sOnra adam kayırma Olayları göreceksiniz. Havuzbaşında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz!” buyurdu

Buhârî, Fiten 2, Menâkıbü’l-ensâr 8; Müslim, İmâre 48, Fedâil 27,28
14271

Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyOlOr:green'>allahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, düşmanla karşılaştığı gazOlOr:green'>alardan birinde Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem güneş tepe nOktasından batıya dOğru meyledinceye kadar bekledi, sOnra kOlOr:green'>alktı ve:

- “Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; OlOr:green'>allahtan âfiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi OlOr:green'>altındadır” buyurdu. SOnra Nebi sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle dua etti:

“Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden OlOr:green'>allahım, şu düşmanı perişan et ve bizi Onlara karşı muzaffer kıl!”

Buhârî,Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20
14272

Abdullah İbni Mes’ud radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki sözde ve işde dOğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi dOğru söyleye söyleye OlOr:green'>allah katında sıddîk (dOğrucu) diye kaydedilir. YOlOr:green'>alancılık, yOldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yOlOr:green'>alancılığı meslek edinince OlOr:green'>allah katında çOk yOlOr:green'>alancı (kezzâb) diye yazılır.”

Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 80; Tirmizi, Birr 46; İbni Mâce, Mukaddime 7; Duâ 5
14273

Ebû Muhammed Hasan İbni OlOr:green'>ali İbni Ebû Tâlib radıyOlOr:green'>allahu anhümâ şöyle dedi:

Ben Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’den:

“Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül, (sözde ve işde) dOğrudan huzur, yOlOr:green'>alandan kuşku duyar” buyurduğunu belledim.

Tirmizî, Kıyâmet 60
14274

Ebû Süfyân Sahr İbni Harb radıyOlOr:green'>allahu anh, Bizans KrOlOr:green'>alı Herakliyus ile arOlOr:green'>alarında geçen uzun kOnuşmayı naklederken şöyle dedi:

Herakliyus:

O (peygamber Olduğunu söyleyen) adam size neleri emrediyOr? diye sOrdu.Ben de:

Sadece OlOr:green'>allah’a kulluk ediniz, O’na hiç bir şeyi Ortak kOşmayınız.AtOlOr:green'>alarınızın iman ettiklerini söyledikleri şeyleri terkediniz, diyOr ve bize namaz kılmayı, sözde ve işde dOğruluğu, iffetli yaşamayı ve akraba ile ilgilenmeyi emrediyOr, dedim.

Buhârî, Bed’u’l-vahy 6, Salât 1, Sadakât 28; Müslim, Cihâd 74
14275

Ebû Sâbit, Ebû Saîd ve Ebû Velîd künyeleriyle tanınan ve Bedir mücâhidlerinden Olan Sehl İbni Huneyf radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bütün kOlOr:green'>albiyle şehid Olmayı isteyen kişiyi OlOr:green'>allah, yatağında ölse bile, şehidler mertebesine ulaştırır.”

Müslim, İmâre 157. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 15
14276

Ebû Hüreyre radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

OlOr:green'>allah’ın sOlOr:green'>alât ve selâmı üzerlerine Olsun, önceki peygamberlerden biri düşmanla savaşmaya (cihada) çıktı. (Hareketinden önce) ümmetine şöyle seslendi:

Bir hanımla evlenmiş Olup Onunla henüz gerdeğe girmemiş Olan, yaptığı evin henüz çatısını çatmamış Olan, gebe kOyun veya deve OlOr:green'>alıp yavrulamasını bekleyen kimse peşime düşmesin! Bu sözleri söyledikten sOnra yOla çıktı. İkindi sularında (düşman) yurduna vardı. Güneşe hitâben: Sen de ben de emir kuluyuz dedi; sOnra:

OlOr:green'>allah’ım Onun batmasını geciktir, diye dua etti.

Bunun üzerine Orayı fethedinceye kadar güneşin batması geciktirildi. (Nihayet) ganimetler bir araya getirildi. Onları yakmak için gökten ateş indi fakat yakmadı. Bunun üzerine Peygamber:

İçinizde ganimetten mOlOr:green'>al aşırmış Olanlar var. Haydi her kabileden bir temsilci benimle tOkOlOr:green'>alaşıp bîat etsin! dedi.

TOkOlOr:green'>alaşma esnasında bir kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O zaman Peygamber:

İhânet eden sizdedir. DerhOlOr:green'>al senin kabilene mensup kişiler gelip bana bîat etsinler! dedi.

Bîat esnasında iki ya da üç kişinin eli peygamberin eline yapıştı. Bu defa Onlara:

Aşırılmış Olan mOlOr:green'>al sizde! dedi.

Adamlar, sığır kafasına benzer OlOr:green'>altından yapılmış bir baş getirdiler. Peygamber Onu öteki ganimetlerin içine kOydu. Ateş de hepsini yaktı, kül etti. Zira ganimet bizden önce hiç bir peygamber (ve ümmetin)e helâl değildi. OlOr:green'>allah Teâlâ zaaf ve aczimizi bildiği için Onu bize helâl kıldı.”

Buhârî, Humus 8; Müslim, Cihâd 32
14470

eş-Şa'bî şöyle demiştir: Ben Adiyy ibn Hâtim'den sOr­dum. O da: Ben Rasûlullah(S)'tan mi'râdla avlanmanın hükmünü sOr­dum:

—  "Mi'râdın keskin tarafını isabet ettirdiğin zaman Onu ye! Mi'râdın enli tarafını isabet ettirdiğinde bununla avı öldürdüysen, işte bu vekîzdir, artık Onu yeme!" buyurdu.

(Adiyy dedi ki:)

—  Ben köpeğimi av üzerine sOlOr:green'>alarım, dedim. Rasûlullah:

—  "Av köpeğini Besmele çekerek sOlOr:green'>alıverdiğin zaman O avın eti­ni ye!" buyurdu.

Ben:

— Bu av köpeği avı tuttuktan sOnra yerse? diye sOrdum. Rasûlullah:

—  "Bu hâlde yeme! Çünkü köpek avı senin için tutmamıştır, ancak kendi nefsi için tutmuştur" buyurdu.

Ben:

— Ben köpeğimi av yüzerine gönderiyOrum da Onun yanında başka bir köpek buluyOrum? dedim.

Rasûlullah:

—  "O zaman O avdan yeme. Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Besmele çektin, diğer köpek üzerine Besmele çekmedin!" bu­yurdu

Buhari - KITABU'Z-ZEBAIH VE'Ş-SAYD - 2
14277

Ebû Hâlid Hakîm İbni Hizâm radıyOlOr:green'>allahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Satıcı ve OlOr:green'>alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sOnra birbirlerinden ayrılmadıkça OlOr:green'>alış-verişi bOzup bOzmamakta serbesttirler. Eğer Onların her biri karşılıklı Olarak dOğru söyler (mOlOr:green'>al ile paranın durumunu Olduğu gibi) açıklar ise, OlOr:green'>alış-verişleri bereketli Olur. YOk eğer gizler ve yOlOr:green'>alan beyânda bulunurlarsa, OlOr:green'>alış-verişlerinin bereketi kOlOr:green'>almaz.”

Buhârî, Büyû’ 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû’ 47. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 1; Tirmizî, Büyû’ 6, 26; Nesâî, Büyû’ 4, 8, 11
14278

Ömer İbnü’l-Hattâb radıyOlOr:green'>allahu anh şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yOldan gelmiş bir hOlOr:green'>ali Olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sOkuldu, önüne Oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne kOydu ve:

Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi.

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“İslâm, OlOr:green'>allah’tan başka ilah Olmadığına ve Muhammed’in OlOr:green'>allah’ın resûlü Olduğuna şehâdet etmen, namazı dOsdOğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan Orucunu (eksiksiz) tutman, yOluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: DOğru söyledin dedi. Onun hem sOrup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem: “OlOr:green'>allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.

Adam tekrar:

DOğru söyledin, diye tasdik etti ve: Peki ihsan nedir, Onu da anlat, dedi. Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem: “İhsan, OlOr:green'>allah’a Onu görüyOrmuşsun gibi kulluk etmendir. Sen Onu görmüyOrsan da O seni mutlaka görüyOr” buyurdu.

Adam yine:

DOğru söyledin dedi, sOnra da: Kıyâmet ne zaman kOpacak? diye sOrdu.

Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“Kendisine sOru yöneltilen, bu kOnuda sOrandan daha bilgili değildir” cevabını verdi.

Adam:

O hOlOr:green'>alde OlOr:green'>alâmetlerini söyle, dedi.

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çOcuklar dOğurması, yOlOr:green'>alın ayak, başı kabak, çıplak kOyun çObanlarının, yüksek ve mükemmel binOlOr:green'>alarda birbirleriyle yarışmOlOr:green'>alarıdır ” buyurdu.

Adam, (sessizce) çekip gitti. Ben bir süre öylece kOlOr:green'>alakOlOr:green'>aldım. Daha sOnra Peygamber sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

“Ey Ömer, sOru sOran kişi kimdi, biliyOr musun?” buyurdu. Ben: OlOr:green'>allah ve Resûlü bilir, dedim.

Resûlullah sOlOr:green'>allOlOr:green'>allahu OlOr:green'>aleyhi ve sellem:

O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.
Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9